Şimdi öğrenci yurdunda kalıyor, bende burayı yedek oda yaptım. | Open Subtitles | لكنها تعيش الان فى بيت الطلبة لذلك جعلتها غرفة احتياطية |
Kıdemli öğrenci'sin, futbol takımının kaptanısın önünde parlak bir gelecek var. | Open Subtitles | أنت كبير الطلبة قائد فريق كرة القدم بمستقبل مشرق تتطلع إليه |
Yabancı zengin bir öğrenci kılığına girerek onların arasına karışıyor. | Open Subtitles | أذن كان يندمج مع الطلبة الأثرياء عبر التعامل كواحد مثلهم |
Bir defasında öğrenciler felsefe sınavına girmiş ve öğretmen sınıftaki sandalyeyi masanın üstüne koymuş "Bu sandalyenin varlığını bana kanıtlayın." demiş. | Open Subtitles | في أحد الأيام بعض الطلبة كانوا يمتحنون بمادة الفلسفة و في البداية ، قام المدرس بجلب كرسيُ و وضعه على المكتب |
öğrenciler kendi anadillerinde alt yazıları görüntüleyebilirler. | TED | بإمكان الطلبة إظهار الشروحات في لغتهم الأصلية. |
öğrencilerin yaptığı bir proje kendisinin çok ilgisini çekmişti, buradan bir kitap çıkabileceğini düşündü ve bu öğrencilerle tanışmak istedi. | TED | وأُعجب بشدة بأحد المشاريع التي قام بها الطلاب، وفكر أنه يمكن أن يَنتُج عنه كتابًا، وأراد أن يقابل هؤلاء الطلبة. |
Öldüğü gece bir öğrenci birliği barından bir şeyler almış. | Open Subtitles | ثمة مقهى واحد للوجبات الخفيفة عند اتحاد الطلبة يوم مقتلتها |
Ya da öğrenci temsilcisi olabilirdim veya sanatta kendimi geliştirebilirdim ve o alanda ilginin tamamını alabilirdim | TED | أو ربما كان بإمكاني أن اصبح رئيس مجلس الطلبة أو أتخصص بالفنون وأحصل على نسبة مائة بالانتباه في هذا المجال. |
Çoğu öğrenci bunun sıkıcı ve nahoş olduğunu düşünür, bu yüzden projeleri daima şu üç prensiple tasarladım: | TED | يعتقدُ أغلب الطلبة أنها مملة وغير مرغوب بها، لذلك، كنتُ أصمم المشاريع دائمًا بإتباع ثلاثة مبادئ |
Garaj yolundan yürüyorduk çünkü arabalar geçip duruyordu, araçlar Georgia'nın dört bir yanından öğrenci getiriyordu. | TED | سرنا إلى أعلى ممر السيارات بسبب وجود السيارات القادمة، السيارات التي تجلبُ الطلبة من كل أنحاء جورجيا. |
Bu kadar ciddi bir sorunla karşılaşınca, çoğu öğrenci muhtemelen başka bir proje arardı veya başka bir proje danışmanı. | TED | في مواجهة مثل هذه العقبة العثرة الخطيرة، سينظر معظم الطلبة على الأرجح في مشروع آخر، إن لم يكن في مستشار بحوث آخر. |
öğrenci, ebeveyn ve öğretmen birçok sorunla uğraşıyor. | TED | يتعامل الطلبة وأولياء الأمور والمدرسين مع الكثير. |
öğrenciler, bunu fizik ve gezegenlerin hareketi gibi karmaşık kavramları öğrenmek için kullanabilir. Bilgisayar ekranları ve kitaplardan ayrı olarak bu, dokunup hissedilen, gerçek, somut ve çok kuvvetli bir deneyimdir. | TED | يستطيع الطلبة استخدام هذه الأداة لتعلم المبادئ المعقدة مثل حركة الكواكب والفيزياء وعلى خلاف شاشات الحواسيب أو الكتب، فإن هذه تجربة ملموسة وحقيقية يمكنك لمسها والشعور بها، وهي في غاية القوة. |
İkincisi, öğrenciler hastayı kendi aileleri, halkları ve kültürleri bağlamında, bütün olarak tedavi ediyorlar, zihinsel ve bedensel olarak. | TED | ثانياً، الطلبة يعالجون المريض كله، عقلاً و جسداً، في سياق عائلاتهم و مجتمعاتهم و ثقافاتهم. |
ELAM'da öğrenciler 2.000 mezuna ulaşmak için gece gündüz uğraştı. | TED | في ELAM، عمل الطلبة طوال الوقت للتواصل مع 2000 خريج. |
öğrencilerin dikkatine. Gelecek dönem ki spor dersi seçimi için kayıt zamanı. | Open Subtitles | انتباه أيها الطلبة ، حان وقت إختيار فصل رياضي لأجل الترم القادم |
öğrencilerin girip hocaları hakkındaki gerçek düşüncelerini söyleyebildikleri süper bir site. | Open Subtitles | إنه موقع رائع حيث يدخله الطلبة ويكتبون رأيهم الفعلي في معلميهم |
Kalenin güvenli olduğuna eminim ve öğrencileri evlerine yollamak da istiyorum. | Open Subtitles | انا مقتنع القلعةآمنة زيادة على ذلك أنا سأرجع الطلبة لبيوتهم المدرسية |
Belki de öğrencilere öncelikle kötü büyülerden korunmayı öğretmek daha akıllıca olur Profesör. | Open Subtitles | ربما الأفضل توخي الحذر وتعليم الطلبة أولا صد التعاويذات غير الودودة أيها الأستاذ |
Bunların hepsi, cezalı bir grup öğrencinin düzenlediği bir oyun. | Open Subtitles | إنها خدعة صنعها مجموعة من الطلبة يحملون فأساً ليتقنوا الدور |
öğrencilerden öğrenmesini istediğimiz ilk proje, kâğıda bir daire çizmeleri. | TED | سألنا الطلبة في المشروع الأول أن يتعلموا صنع دائرة كهربائية على الورق |
Çocuklar sınıfa geldiğinde Ögretmen onları saydı. | Open Subtitles | عندما يحضر الطلبة إلى الصف تقوم المُدرّسة بعدّهم |
Altıncı sınıflar, konsey üyeleri, okul takımı. Gitsen daha iyi olur. | Open Subtitles | للمستوى السادس، وأعضاء إتحاد الطلبة وفريق المدرسة، من الأفضل أن تغـادر |
Tüm dünyadan 100 yetenekli öğrenciyi her yaz biraraya getiriyoruz. | TED | فننظم كل صيف لقاءا يجمع حوالي 100 من الطلبة الموهوبين حول العالم. |
İki tip üniversite öğrencisi vardır: fırlamalar ve inekler. | Open Subtitles | هناك نوعان من الطلبة الجامعية ، المغفلون والرائعون |
Kötü şöhrete sahip pek çok öğrencimiz oldu ama katil olan bir tek o var. | Open Subtitles | كان لدينا العديد من الطلبة الذين اكتسبوا سوء السمعة، لكنه كان مجرمنا الوحيد |
Büyük eyaletimizin valisi olarak... mezun olan polis akademisi öğrencilerini görmek beni çok gururlandırıyor. | Open Subtitles | كحاكم لهذه الولايةِ العظيمةِ يَمْلأُني الفخرِ لرُؤية هؤلاء الطلبة الخريجون العسكريون للشرطة |
Her makale kendi adamımız Gwen Pearson tarafından yazıldı ve kontrol edildi ve her makale kendi öğrencilerimiz tarafından gözardı edildi. | Open Subtitles | كل مقال كتب بعناية وتم التحقق منه بدقة وكل مقال تم تجاهله من معظم الطلبة |