Sanırım acil durum kredi kartımızı kısa vadeli olarak kullanmalıyız. | Open Subtitles | أفترض أنه يمكننا أن نستخدم بطاقة الطوارئ في الوقت الحاضر |
Onları durdurmanızın bir yolu habitata acil durum vakum nozulu yerleştirip serbest kalmadan önce karıncaları emmek. | TED | فرصتك الوحيدة لإيقافهم هيّ أن تُقحم أنبوبي شفط الطوارئ في الممر وسحب النمل إلى الخارج قبل أن يشنّوا هجوم. |
Evet, bu gidişle tuvalette sakladığınız acil durum tenekesini çıkarmanız gerekecek. | Open Subtitles | أوه , أجل إذا إستمر الوضع على هذه الحال فعليك أن تخرج مخبأ الطوارئ في علبة المرحاض |
Bir gece yangın merdiveninde sesler duydum.. | Open Subtitles | كانت في ليلة سمعت فيها بعض الضجة قادمةً من مخرج الطوارئ في منزلي |
Belki Barafundle'daki acil durum telefon kulübesine yakınızdır. | Open Subtitles | لربما نكون قريبين من هاتف الطوارئ في شاطئ خليج بارافاندل |
Federal acil durum İdare Merkezi'nde vardır. | Open Subtitles | الوكالة الإتحادية للتعامل مع ضحايا الطوارئ في مركز المدينة |
İsabet edebileceği her yer için acil durum olasılıklarına karşı hazırlanmalı. | Open Subtitles | قم بتوفير الطوارئ في جميع الأماكن المحتمل قصفها |
O zaman, son arabadaki tüm acil durum frenlerini neden çektin? | Open Subtitles | لماذا سحبتِ كل تلك الطوارئ في الكوابح في السيارة الأخيرة؟ |
acil durum tamponunu, fermuarlı cebe koydum. | Open Subtitles | إنني وضعت سدّادة الطوارئ في الجيب الصغير |
acil durum ekipleri yoldalar ama bu kadar yükseğe faydaları olmayacaktır. | Open Subtitles | خدمات الطوارئ في طريقهم إلينا لكنهم لن يستطيعو الوصول إلى هذا الإرتفاع |
Tobin, boruların içinde acil durum kolu diye bir şey yok. | Open Subtitles | توبين' لا توجد رافعة الطوارئ' في الأنبوب. |
Burada kaç tane acil durum sistemi var biliyor musun? | Open Subtitles | هل تعرفين كم عدد أنظمة الطوارئ في هذا المكان؟ |
Başbakan Londra'da acil durum ilan etti. | Open Subtitles | رئيس الوزراء قام بإعلان حالة الطوارئ في لندن |
acil durum ekiplerinin görev yerlerine geçmesini istiyorum. | Open Subtitles | أريد جميع فرق الطوارئ في أماكنها. |
Biyokimyasal maddelerden kaynaklanan acil durum prosedürleri için "B" ekini inceleyebilirsiniz. | Open Subtitles | ولإجراءات الطوارئ في حضور عملاء كيمياء حيوية، تستطيع الرجوع لملحق (ب). |
Herhangi birşey olursa bu acil durum düğmesidir. | Open Subtitles | هذا هو مفتاح فلدي أولاً بأول، إنه مفتاح الطوارئ في حال... |
İkinci koridordaki acil çıkış kapıları, yangın alarmına bağlı. | Open Subtitles | أبواب الطوارئ في الممر اثنان منهم متصلون بجرس انذار الحريق |
En iyi seçeneğimiz belki de kuzeydoğu yangın çıkışı olabilir. | Open Subtitles | قد يكون أفضل خيار لدينا هو مخرج الطوارئ في الشمال الشرقي |
İlk olarak Chicago'daki acil serviste çalıştı. Sonra da, Sınır Tanımayan Doktorlar projesiyle Doğu Afrika'ya gitti. | Open Subtitles | اولاً, كانت في غرفة الطوارئ في "شيكاقو" ثم مع منظمه "اطباء بلاحدود" في شرق افريقيا |
Az önce Bronx General'daki acil servisten bir hemşireyle telefonda konuştum. | Open Subtitles | لقد أغلقتُ الهاتف للتو مع مُمرّضة غرفة الطوارئ في مُستشفى (برونكس العام). |