Çin'in gönderdiği pilot benim gelecekteki eşim olacak ve bu konuda gayet ciddiyim. | Open Subtitles | الطيارة التي أرسلتها الصين هي زوجتي المستقبلية |
Üzgünüm bayım. O uçağı kapıya geri getirmenin hiçbir yolu yok. | Open Subtitles | آسف يا سيدي، لا يوجد شيء يمكن أن يرجع الطيارة إلى البوابة |
Mammal ve Reza buraya geldiler. O neden uçağa atlatıp buraya gelmiyor? | Open Subtitles | لقد زارانا مامول ورضا هنا من قبل لماذا لاتصعد الطيارة وتأتي لزيارتنا؟ |
Neden şu anda uçakta olmadığımı söyle. | Open Subtitles | أخبرني لما أنا لست على الطيارة لحد الأن؟ |
Sonra gitmek istediğim yere bir uçak buluyordum. | Open Subtitles | وثم اجد الطيارة التي اذهب بها اينما اريد ان اذهب |
Bu akşam saat sekizde Abraham Lisesi'nin toplantı salonunda 180 uçuş sayılı uçağın düşmesinin birinci yıldönümü nedeniyle bir tören düzenlenecek. | Open Subtitles | غداً هو الذكرى السنوية الأولى لإنفجار الطيارة 180 هذه الذكرى ستُحيا الليلة بتمام الساعة الثامنة |
Acil durum merdivenini indireceğim ve hepimiz bu uçaktan çıkacağız! | Open Subtitles | سأسحب يد مخرج الطوارئ, وسنخرج جميعاً من الطيارة! |
Ancak aynı şeyi pilotu için söyleyebilir miyim emin değilim. | Open Subtitles | لست متأكدة أن كان بأمكاني قول الشيء نفسه حيال الطيارة |
İyi şanslar! Rekortmen pilot Amy Johnson Cape Town, Güney Afrika'dan başlayan başarıIı uçuşundan sonra sonunda İngiltere topraklarına ayak basabildi. | Open Subtitles | حظا موفقا! صاحبة الرقم القياسي الطيارة إمي جونسون |
pilot bendim. Bütün kararları ben aldım. | Open Subtitles | أنا الطيارة و أنا من أتخذ جميع القرارات |
pilot, rotamızdan çıktığımızı ve Fiji'ye döndüğümüzü söylediğinde altı saattir uçuyorduk. | Open Subtitles | أخبرنا قائد الطيارة بأننا خرجنا عن المسار بعد ست ساعات من الرحلة (و توجهنا إلى (فيجي |
O çocuklar muhtemelen uçağı kendi başlarına uçurabileceklerini düşünmüştür. | Open Subtitles | ربما الأطفال ظنوا أنهم يستطيعون قيادة الطيارة بأنفسهم |
Belki de adamın tek suçu çocuğunu çok sevmesi ve uçağı uçurmasına izin vermesiydi. | Open Subtitles | الذي كانت غلطته الوحيدة أنه أحب أبنه كثيراً وتركه يقود الطيارة |
uçağı suçlu iadesi olmayan bir ülkeye kaçırabilirdin. | Open Subtitles | كنت تستطيع خطف الطيارة الى بلد لا يسلم المجرمين |
Özür dilerim madam, uçağa binemezsiniz. | Open Subtitles | أنا اسف مدام لا تستطيعين أن تركبى الطيارة |
Geri döndüğünüzde başka testler de yaparız ama şimdilik uçağa binebilirsiniz. | Open Subtitles | أجل, و عندما تعود سنقوم ببعض الفحوصات الروتينية. و لكنك تستطيع أن تركب تلك الطيارة. |
Okuyacak bir şeyi olmadan uçağa binmiş herhangi birisi onu çözebilirdi. | Open Subtitles | اي شخص ركب الطيارة بدون قراءة المادة استطاع معرفة ذلك |
Havayolu şirketi çantayı uçakta yanına almasına izin vermedi. | Open Subtitles | الطيران لم يسمح له بحملها الى الطيارة |
uçakta menopoz kitabını okurken keyif almıştım. | Open Subtitles | أنا أستمتعت بقراءة "كتاب سن اليأس" الذيقرأتهفي الطيارة. |
uçak düşebilir ama gitmek istediğin yere hızlı bir şekilde gidersin. | Open Subtitles | بالتأكيد الطيارة قد تتحطم لكن عليك أن تصلي إلى المكان الذي تريدنيه بسرعة |
Himalaya'ların üzerindeyiz ve ya uçak düşerse ne yersin? | Open Subtitles | ان نموت , فنحن نحلق فوق المحيط ربما تنهار الطيارة ونلقى حتفنا ؟ |
Üstelik beni uçağın arka tarafına tıktılar lanet ayaklarının tam altında tekerlekler açılıyor. | Open Subtitles | و لقد وضعوني في آخر الطيارة حيث تتحرك العجلات تحت القدمين. |
Kelimenin tam anlamıyla şimdi uçaktan indim. | Open Subtitles | نزلت من الطيارة للتو حرفياً |
Kaptan pilotu çağırmak zorunda kalacağım. | Open Subtitles | ـ من فضلك إرجع لكرسيك هضطر أنادي كابتن الطيارة |