"الظهور" - Traduction Arabe en Turc

    • çıkmak
        
    • görünmek
        
    • çıkmaya
        
    • çıkıp
        
    • görünmeye
        
    • gelip
        
    • çıkmayı
        
    • gelmeye
        
    • çıkıyor
        
    • göstermeye
        
    • çıkma
        
    • gelmek
        
    • çıkması
        
    • çıkar
        
    • gösteri
        
    Eğer gazetelere çıkmak istiyorsan trenin önüne atla, daha fazla seyirci bulursun. Open Subtitles إن كنتِ تريدين الظهور في الجرائد إقفزي أمام قطار فالمشاهدين هناك أكثر
    - Tekrar söylüyorum, burada olmalıydın. - Sana söyledim, halkın önüne çıkmak yok. Open Subtitles مرة أخرى كان عليك التواجد هنا قلت لك أنني لا أريد الظهور العلني
    Hey çocuklar etrafta periler gibi görünmek istemezsiniz değil mi? Open Subtitles اترى اطفال انم لا تريدون الظهور كجنيتان الان اليس كذلك؟
    Dronların topladığı akustik veriyi birleştirmeye başlayınca, bir resim ortaya çıkmaya başlar. TED فبمجرد تثبيت البيانات الصوتية المجمعة بواسطة المراكب المسيرة، تشرع الصورة في الظهور.
    Bir anda ortaya çıkıp garip bir şehirdeymişiz gibi hayatıma dahil olamazsın. Open Subtitles لا يمكنك الظهور فجأة وتعكير صفو حياتي ليس ونحن في مدينة غريبة
    "Güzel görünmeye çalışmak hayatımı kısıtlar." TED بهذا الشكل: محاولة الظهور بشكل جيد يحد من حياتي
    Böyle saçma sapan bir sebeple gelip seni tekrar hayatıma sokacağımı mı sanıyorsun? Open Subtitles اتظن ان يمكنك الظهور مع بعض الاعذار الهرائية وانا فقط سادعك تعود لحياتى؟
    Fakat kendisi herhangi bir sınırlama altında sahneye çıkmayı reddetmiş. Open Subtitles و لكنه رفض الظهور في ظل هذا النوع من الاعتراض
    Ve ben her zaman insanların karşısına bir bilim adamı gibi çıkmak istemediğimi söylerim. TED وكما اخبر الناس دائما انني لا احب الظهور في صورة عالم
    ve bakarsanız, olanları görebilirsiniz, ortaya çıkmak üzereler. TED وإذا نظرت، يمكنكم أن تروها تقع، بدأت بالفعل في الظهور.
    Lois Clarke ve Nickie Ferrante programa çıkmak üzereydi. Open Subtitles كلارك لويس ، نيكى فيرانتى على وشك الظهور
    Ve, bu arada, benim Tanrım bir peynirli ekmekte görünmek zorunda değildir. TED وبالمناسبة، إن ربي لا ينبغي عليه الظهور على رغيف بالجبن.
    Tüm yapman gereken bir sürü para ile ve aptal gibi görünmek. Open Subtitles ليس عليك سوى الظهور كأحمق وبمبلغ كبير من المال
    Bu şekilde ortaya çıkmaya bir son vermelisin. Ödümü koparıyorsun. Open Subtitles لا يمكنكِ الاستمرار في الظهور على هذا النحوُ و إفزاعي.
    Kalmana hiç gerek yokken, neden ortaya çıkıp Cumartesi cezasına talip oluyorsun? Open Subtitles لماذا تود الظهور في أحتجاز السبت بينما لستَ مضطراً لفعل ذلك ؟
    Bu da daha kötü bir şey olduğundan farklı görünmeye çalışıyorsun. Open Subtitles و هذا كان الأسوأ تحاولى الظهور بصورة تخالف حقيقتك
    Söylediğim gibi, bu herifin buraya gelip, bizi kötü.. Open Subtitles انهم ارادو الظهور على الساحة مع كل هذه الضجة الاعلامية حتى نكون فى حالة سيئة انهميحاولونبكلالطرق.
    Moda endüstrisindeki insanlar bana, bırak bir derginin kapağına çıkmayı dergilerde bile yer alamayacaksın dediler. TED ولكن، أتعلمون؟ أخبرني العاملون في مجال صناعة الموضة أنّني لن أظهر في المجلات، ناهيك على الظهور على الغلاف.
    Bu şekilde gelmeye devam edersen, çocuklar bana bayıldığını düşünecek. Open Subtitles لو واصلت الظهور عليّ هكذا، فإنّ رفاقي سيعتقدون أنّك تعشقني.
    Onlardan çok, bizim hakkımızda bir şeyler söyleyen bir düzen ortaya çıkıyor. TED وثمة نموذج بدأ في الظهور ويقول الكثير بشأننا أكثر مما يقول بشأنهم.
    - 100 mil uzağa gelip, yüzünü göstermeye nasıl cesareti var? Open Subtitles كيف قدر على الظهور هنا وعلى بعد 100 ميل ؟
    Bu kötü virüslerin önce İngiliz, İspanyol veya Fransız milliyetinde önce çıkma amacı yok. TED هذه الفيروسات السيئة ليس لديها أي نية في الظهور بداية باللغة الإنجليزية أو الأسبانية أو الفرنسية.
    Gecenin geç saatinde böyle çıkıp gelmek, korkutucu mu yoksa arkadaşların yaptığı bir şey mi? Open Subtitles الظهور فى ساعة متأخرة من الليل كهذا أهذا للإخافة، أم أن هذا ما يفعله أصدقائنا؟
    Dünya liderleri aralarında konuşup gerçek L'in Tv'ye çıkması kararını almışlar. Open Subtitles بما يتفق مع رغباتهم، تناقش قادة العالم وهم يريدون من إل الحقيقي الظهور على التلفاز
    Perd Hapley'i becerir bile! - Ben ciddiyim, çıkar mısın? Open Subtitles تستطيع مضاجعة بيرد هابلي بجدية، هل تستطيعين الظهور في برنامجه؟
    Kırmızı halıda bir gösteri yapmaya ne dersiniz bakalım? Open Subtitles هل يافتيات تريدون بالفعل الظهور على السجادة الحمراء?

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus