Ama bu mühür büyük bir yük ile beraber geliyor. | Open Subtitles | لكن يجب أن تعلم بأن مع العلامة يأتي العبء الكبير |
Bu yüzden farklı bir model yaratmalıyız, ailenin sırtına yük olacağı yerde, destek olacak bir model. | TED | لذا، ينبغي علينا صنع نماذج مختلفة، نماذج تساعد الأُسَرَ بدلًا من زيادة العبء عليهم. |
Maaşlar arttığında yine fakirlerin ve işçi sınıfının sırtından bir yük kalkar. | TED | بينما تزيد الأجور هذا أيضاً يرفع العبء عن الفقراء والطبقة العاملة |
Nasıl işlediğini öğrenene dek... bu gereksiz korku yükünü sırtımızda taşımaya devam edeceğiz. | Open Subtitles | حتى نعرف كيفية عملة نحن سنواصل حمل هذا العبء الغير ضروري من الخوف |
...ama bu yükün senin durumundaki biri tarafından taşınıp taşınmaması konusunda emin değilim. | Open Subtitles | و لكننى لست متأكدا من هذا العبء ينبغي أن يتحمله شخص في حالتك |
Ya yüreğindeki yükten arınmak için pezevenk cinayetiyle ilgili bazı detaylar ifşa etmeye karar verirse? | Open Subtitles | ربما لو إحتاجت طرح العبء عن روحها وقررت كشف تفاصيل محددة عن مقتل القواد ؟ |
Bir hafta boyunca bu Yükü taşımak? Biraz da beni düşünsene? | Open Subtitles | أحمل هذا العبء على كتفي طوال أسبوع، هلا تمالكت نفسك قليلاً؟ |
Ekstra bir yük taşımak istemiyorum. Yapma. | Open Subtitles | لا أريد أن أكون مميزاً لأتحمل هذا العبء الزائد |
Şimdi senin sorumluluğun, tamam. üzerimdeki yük kalktı, tamam? | Open Subtitles | إنها مسؤوليتك الآن لقد زال العبء عن كاهلى أليس كذلك ؟ |
Onlara yük olan bütün yönlerini kaybediyorlar, buna denge deniyor. | Open Subtitles | يقطعون كل صلاتهم.. ذلك العبء ندعوه توازنا |
"Eğer kardeşin sana bir yük ise, onu eve götürme!" | Open Subtitles | ! إذا كان أخيك مثل هذا العبء لا تأخذه للبيت |
Sanırım bu sana İsa'yı reddetmenin ne kadar büyük bir yük olduğunu öğretir. | Open Subtitles | اعتقد انها ستساعدك على الفهم مقدار العبء الذي تجحدينه بحق المسيح |
Göğsünün üzerinden bir yük kalkacak ve yeniden yükselebileceksin. | Open Subtitles | و لتودعيه و سوف ينزاح العبء عن صدرك و سيمكنك التحليق من جديد |
Bu en büyük kâbusumdu, artık oldu omuzlarımdan büyük bir yük kalkmış gibi hissediyorum. | Open Subtitles | أسوأ كوابيسي, لقد تحققت و أشعر بأن هذا العبء الثقيل إنزاح عن عاتقي |
Yeni Brian senin sırtından baya bir yük hafifletir. | Open Subtitles | براين الجديد هنا .. لـ يأخذ بعض العبء منك |
Ama senin yükünü değil, onu demek istiyorsan. | Open Subtitles | ليس مثل هذا العبء كما لك ، إذا كنت تعني لي. |
Çocuk gibi davranıp dünyanın en ağır yükünü o taşıyormuş gibi yapabiliyor. | Open Subtitles | هي لديها الفرصة لتكون طفلة انها العبء الأكبر في العالم. |
Yine de bazen bu yükün ağırlığı yanılmamıza neden olarak, ...aklımızın kolay incinen kalesine erişir, ...ve canavarları serbest bırakır. | Open Subtitles | هذه المعركة ليست ممتازة، لكن الدعوة. رغم ذلك أحيانا الوزن هذا العبء يجعلنا لتعثّر، وصول القلعة الهشّة رأينا، |
O yükün birazını boşaltmak size iyi gelecektir. | Open Subtitles | يبدو أنه سينفعك أن تنزل هذا العبء عن كاهلك |
Şu andaki bu gönül rahatlığınız... bir son bulacak... ve bir parça kenevir... bu yükten kurtulmanın yanında ucuz bir bedel gibi gelecek. | Open Subtitles | راحة البال، كما هي سوف تتواجد وخيوط القنب سوف تبدو ثمناً رخيصاً للتحرر من العبء |
- Sana taşıdığım yükten bahsedeceğim. | Open Subtitles | - سأحاول - لأسهل الامر دعني اخبرك عن العبء الذي احمله |
Ama babam bu Yükü, intikam alarak hafifletemeyeceğinin farkına vardı. | Open Subtitles | لكن أبي أدرك أن الانتقام لا يخفف هذا العبء أبداً |