Üremek için tatlısu nehirlerine göç ettikleri düşünülür yavruları daha güvende olsun diye. Ama yetişkinler yeni tehditlere maruz kalırlar. | Open Subtitles | .يـُعتقد بأنَّها تهاجر إلى أنهار المياه العذبه للتزاوج حيث الصغار يكونون بأمان، و البالغين مكشوفين لتهديداتٍ جديدة |
O bisikletleri indirinceye kadar cildimiz tatlısu incisi gibi parladı. | Open Subtitles | بمرور الوقت ننزل من الدراجات بشرتنا تملك بريق من لؤلؤ المياه العذبه |
Midway'in içme suyu kondensatöründe bir arıza olduğunu bildiriyor. | Open Subtitles | تبلغ ان مكثفات المياه العذبه فى ميدواى قد تعطلت |
İçme suyu kondensatörümüz sapa sağlam. Az önce oradaydım! | Open Subtitles | لا يوجد اى اضرار فى مكثفات مياهنا العذبه |
Pekala, sıhhi tesisat, tıp, eğitim, şarap, düzen koruma sulama, yollar, içme su sistemi, ve halk sağlığı dışında, Romalılar bizim için ne yaptı? | Open Subtitles | حسنا, لكن بأستثناء المصارف الصحيه... والطب والتعليم والنبيذ والنظام العام والري والطرقات, ونظام المياه العذبه والصحه العامه |