Balık ve AvcıIık Şubesi, istilacı türler ile ilgili rastgele denetim yapıyor. | Open Subtitles | بلح البحر الوحشي. الأسماك واللعبة تقوم بتشغيل عمليات التفتيش العشوائية للأنواع الغازية. |
Ben bu rastgele tamircinin azgın karısıyla bir şey konuşmalıyım. | Open Subtitles | على ان اتحدث إلى هذه الزوجة العشوائية المثارة لهذا الميكانيكي |
Boltzmann'ın modeline göre, eğer elmalı turta yapmak isterseniz önce atomların rastgele tesadüfi hareketlerinin size bir elmalı turta yapacağı anı beklemeniz gerekli. | TED | حسب سيناريو بولتزمان ، إذا كنت تريد عمل فطيرة تفاح، تنتظر فقط الحركة العشوائية للذرات لعمل فطيرة تفاح. |
Hayat, bir dizi rasgele meydana gelen kaza ve hatalardan ibaret. | Open Subtitles | و الحياة ما هي سوى سلسلة من الحوادث العشوائية و الأخطاء |
Ancak kuantum mekaniğinin bu rastgelelik kuralları henüz devede kulak bile değil. | Open Subtitles | لكن جانبا من التجربة يبدو أنه مغايراً لقواعد الكم الميكانيكية العشوائية تلك. |
Böyle rastgele karışmış harflerin entropisinin yüksek olduğu söylenir. | TED | مثل الخليط من الرسائل العشوائية لديه إنتروبيا عالية جدا. |
rastgele rakamlar kripto anahtarlarının temel yapı bloklarıdır. | TED | الأرقام العشوائية هي حجر الأساس لمفاتيح التشفير. |
Hâlen, software'den üretilen rastgele sayı dizesinden kripto anahtarları oluşturuyoruz, pseudo (sözde) rastgele sayılardan. | TED | الآن، نحن نركّب مفاتيح تشفير من سلاسل أرقام عشوائية مولّدة من برنامج، المدعوة بالأرقام العشوائية. |
Bu siber suçların dönen tekerleğin arkasındaki sözde rastgele sayıların ters mühendisliğine imkân verdi. | TED | ما أتاح لمجرمي الأنترنت عكس هندسة توليد الأرقام زائفة العشوائية خلف عجلات التدوير. |
Kuantum etkilerini ölçen cihazlar yüksek hızda sonsuz akışta rastgele numaralar üretebilir. | TED | أجهزة بإمكانها قياس التأثيرات الكمية تستطيع إصدار عدد لا منتهٍ من الأرقام العشوائية بسرعة عالية. |
Benim şirketimde, rastgele numara üreticimiz 2x1 metrelik optik masada başladı. | TED | في شركتي، مولّدنا الكمي للأرقام العشوائية كان بحجم طاولة بصرية من مترين في متر. |
Tabi ki, rastgele komut sıralarının sayıları sıralaması olasılık dışı yani hiç biri gerçekten bunu başaramaz. | TED | وبالطبع، سلسلة من الأوامر العشوائية من غير المحتمل أن تقوم بترتيب الأرقام، لذا من غير الممكن أن تقوم بذلك أي منها. |
O zaman derim ki, "Bilgisayar lütfen şu rastgele komut sıralarından en iyi işi yapan yüzde onu al. | TED | ثم أقول: " أيها الحاسوب، هل بإمكانك أن تأخذ الآن ال10% من تلك السلاسل العشوائية التي قامت بأفضل مهمة. |
Fakat nesnel açıdan bakacak olursak bu sadece, adımı oluşturacak şekilde sınırladığım, bir araya getirilmiş rastgele harfler karmaşası. | TED | ولكن بشكل محسوس أكثر، هي فقط هذه المجموعة العشوائية من الحروف والتي عرفتها باحتمالية واحدة لصنع اسمي. |
Yine, bu rastgele etkileşim modeli, saat gibi hassas ve verimli çalışan... ...bir fabrika oluşturur demek istemiyorum. | TED | مرة أخرى، وأنا لا أريد أن أقول أن هذا النوع من نمط التفاعلات العشوائية ينتج مصنع يعمل بدقة وكفاءة. |
İlk başlarda rastgele hareket ediyor ve sonrasında nasıl göründüğünü anlamaya çabalıyor. | TED | بدايتا، تقوم ببعض الحركات العشوائية وتقوم بعد ذلك بمحاولة معرفة ما قد يكون شكلها |
Annem bana hep rasgele bir terörist saldırısında öldüğünü söylerdi. | Open Subtitles | أمي أخبرتني دائما إنهُ قُتل في إحدى الهجمات الإرهابية العشوائية |
Elimizde rasgele bireysel içgörülerden oluşan bir koleksiyon vardı ama bütünsel bir model yoktu. | TED | نحن بالكاد لدينا مجموعة من الرؤى الفردية العشوائية بدون نموذج شامل |
Sadece rasgele İngilizce fonemler kullanıyordu. | TED | كان يقول بعض الأصوات العشوائية باللغة الإنجليزية. |
Süreç boyunca öyle çok rastgelelik ve içrek bir karmaşıklık vardır ki, sonuç Lovelace Testi'ni geçebilir. | TED | العملية التي وصلت بنا إلى هناك فيها الكثير من العشوائية والتعقيد حتى أن النتيجة قد تجتاز فحص لافليس. |
Ve o yüzden tüm sıradan makamlara gönderilmiştim. başkalarının reddedeceği makamlara. | TED | لذلك تم إرسالي إلى جميع التعيينات العشوائية ، تعيينات من شأنها أن يقول لها الآخرون لا. |
Ve bu oluşumda ilginç bir paradoks var: rastlantısallık, aslında, biraz planlama gerektirir. | TED | مع هذه المحاور الاجتماعية التناقص مثير للاهتمام للغاية لكي تحصل على العشوائية تتطلب بعض التخطيط |
Bu adamın böylesi önemli bir belgeyi gelişigüzel bir şekilde hazırlamış olması tuhaf değil mi? | Open Subtitles | نعم , ولكن من الفضول, ان يكتب رجلا وثيقة هامة كتلك بهذه الطريقة العشوائية ؟ |
Örneğin " Bilgisayar lütfen bana rastegele yüz milyon adet komut sırası üretirmisin". | TED | لنقل : " هل من الممكن أيها الحاسوب أن تصنع قائمة من مئات الملايين من سلاسل الأوامر العشوائية. |