Sindirim sisteminde 13 adet kemik parçası olduğu için kanama geçirdin. | Open Subtitles | كنت تنزف لأنه يوجد 13 قطعة من العظام في المجرى الهضمي |
Deniz analarına kemik vermek için deneyler yapan bir doktorum ama önce bir insanda denemek isterim. | Open Subtitles | أنا طبيب أقوم بإختبارات لزرع العظام في قنديل البحر لكن أود تجربة ذلك على إنسان . هل أنت مهتم؟ |
Demek istediğim, eğer elinizde aynı kemik ve kas yapısı varsa, | Open Subtitles | أعني لو كان لك نفس الهيئة العضلية وتركيبة العظام في يديك ففرصة الكتابة نفسها |
Ve suaygırı kafatasında da aynı kemikler var ama bu kez muazzam uzamış. | Open Subtitles | و توجد نفس العظام في جمجمة فرس النهر و لكنها تستطيل بشكل كبير |
Bir resim görmüştüm, her yerde kemikler vardı. | Open Subtitles | رأيت صورة ذات مرة وكانت العظام في كل مكان |
Zack şu anda kemikleri temizliyor. | Open Subtitles | حتى جعل من شخص ما غاضباً منه لهذه الدرجة؟ زاك يقوم بتنظيف العظام في هذه الأثناء |
kemikleri bir tasın içinde toplayarak içlerinden bir kemik seçtiler. | Open Subtitles | ثم جمعوا العظام في قدر ومن القدر تم اختيار عظمة واحدة |
400 derecede, kemik 6 saat içinde kömürleşir ve 8 saatte de küle dönüşür. | Open Subtitles | في ظلّ 400 درجة ، إنسلخت العظام في 6 ساعات وتحوّلت إلى رماد في 8 ساعات |
Javier'in evindeki kemik testeresiyle diğer tıbbî aletlerini kurtardık. | Open Subtitles | حسنا، نحن تعافى رأى العظام في منزل خافيير ل معه المستلزمات الطبية |
Arabada kemik şarkısını söyleyebilir miyiz, baba? | Open Subtitles | أيمكننا أن نغني أغنية العظام في السيارة يا أبي؟ |
İkinci seçenekte eğer kahramanın ağırlığı hep 2.449 kg olursa, o zaman iki ayağı üstünde duran 2.449 kg ağırlığında 5,4m'lik bir et ve kemik olur. | TED | في الخيار الثاني،إذا كان وزن البطل 5400 باوند طول الوقت، حينئذٍ سيكون اللحم و العظام في 18 قدم مع 5400 باوند بدعم من الساقين. |
Dışkısında sindirilmiş yemişler geyik kasları, hatta kemik bile bulmak mümkündür. | Open Subtitles | الدببه تأكل الحيوانات و النباتات إنهم ببساطه يأكلون كل شيء ليس من العادي أن تجدوا توتاً مهضوماً أو لحم الإيل حتى العظام في أي عينه للروث |
İki hafta sonra KU'daki kemik iliği hemşiresi beni aradı ve sonuçlar geldi, en küçük kardeşi mükemmel bir verici olabilir dedi. | Open Subtitles | إسبوعان لاحقاً ممرضة نخاع العظام في "كي يو" نادتني وهي تذهب حصلنا على النتائج أخاه الأصغر متبرع مثالي له |
Bir resim görmüştüm, her yerde kemikler vardı. | Open Subtitles | رأيت صورة ذات مرة وكانت العظام في كل مكان |
İnek bitkin ve baygın durumdayken, onu ayağa kaldırmak için kuyruklarındaki kemikler kırılıyor. | Open Subtitles | ولكن عندما تصبح الماشية قلقه وتقارب الاغماء، تتكسر العظام في سيقانها في محاولة لحمل نفسلها على أقدامها. |
Kelepçelere karşı direnmekten bilekleri kırılmıştı ayak bileklerindeki kemikler birbirine yapışmıştı çünkü ayakları bağlanmıştı ve yan tarafı, omzu ve kalçası iltihap tarafından yeniyordu. | Open Subtitles | لقد انكسر معصميها من جراء مقاومتها للأصفاد و العظام في كاحلي قدميها كانت مسطحة معاً لأن قدميها كانتا مقيدتان |
kemikleri çabuk temizleyeceksem seninim. | Open Subtitles | إذا كان سيجعلني أنظف العظام في وقت أقرب، فأنا طوع أمرك. |
Kollar bu sinyali alınca harekete geçer, kasların kasılıp gevşemesini sağlar, bu da kolunuzdaki kemikleri harekete geçirir ve istenen hareket gerçekleşir. | TED | عندما تستقبل هذه الرسالة، فإنّها تستجيب فوراً، مسبّبة تقلّص و استرخاء العضلات، مما يسحب العظام في ذراعك و يولّد الحركة المطلوبة. |
Kanaldaki kemikleri hatırlıyorum. | Open Subtitles | أنا أذكر العظام في القناة الأرضية |