kartallar görece bozulmuş alanlarda yere yuva yapmış avları avlamaya başlıyor. | Open Subtitles | بدأت العقبان تصيد الفرائس التي تقيم على الأرض في مناطق وعرة |
Ötücü kartallar böyle bir fırsatın kokusunu kilometrelerce öteden alır. | Open Subtitles | فرصة كهذه تجذب العقبان من على بُعد أميال عديدة |
Dünyamızda 60 farklı kartal türü bulunmaktadır ve hepsi temel bir vücut yapısına sahiptir. | Open Subtitles | توجد 60 نوعا مختلفا من العقبان في كافة أنحاء العالم والكل يمتلك نفس تصميم الجسد الأساسي |
Ama, Avrupa, Kuzey Amerika ve Asya'da yaşam alanları olması, onları en yaygın kartal türü yapıyor. | Open Subtitles | ، لكنها تعشعش فى أرجاء أوروبا أمريكا الشمالية وآسيا التى تجعلها أكثر العقبان نجاحاً وانتشاراً |
akbabalar geride bol miktarda iyi et bırakmış. | Open Subtitles | العقبان المتناحرة تَركتْ وراءها الكثير مِنْ اللحمِ الجيدِ |
kartalların simgesi, kanca şeklindeki keskin gagalarıdır. | Open Subtitles | العلامة المميزة لكل العقبان هى المخلب الخطافى الشبيه بالمغول |
Altın kartallar burada yaşayamazlar. | Open Subtitles | ، لا تستطيع العقبان الذهبية البقاء هنا رغم ذلك بتغيير سلوكها |
Buradaki kartallar çoğunlukla kamplumbağalarla besleniyorlar. | Open Subtitles | تتغذى العقبان هنا على السلاحف على وجه الحصر تقريباً |
Şaşırtma faktörünün etkisini arttırmak için kartallar sık sık birlikte avlanırlar. | Open Subtitles | ، لزيادة عنصر المباغتة تتعاون العقبان غالباً فى أزواج |
Ama başka ortamlarda, kartallar büyük olmanın avantajını kullanırlar. | Open Subtitles | فى بيئات أخرى ، وجدت العقبان ميزات مختلفة تماماً |
Steller deniz kartalı çok nadir bulunan kartallar arasında olsa da dünyadaki nüfusunun 1/3'ü bedava yemeğin çekiciliğiyle burada toplanır. | Open Subtitles | عقبان ستيلر بين أندر العقبان لدينا لكن ما يقدر بثلث تعدادهم بالعالم قد يتجمعون هنا، منجذبون بالمأكولات البحرية المجانية |
Afrika'daki kartal çeşitliliğine bakınca aralarında altın kartalın olmaması tuhaf görünüyor. | Open Subtitles | بمثل هذا التنوّع من العقبان بأفريقيا يبدو مفاجئاً أن العقاب الذهبى ليس بينهم |
Çoğu kartal gibi, bu doğal böcek ilacını yuvayı dezenfekte etmek için kullanıyor. | Open Subtitles | العقاب الأسود يستخدم مبيد الحشرات الطبيعى هذا لتطهير العش كما تفعل العديد من العقبان |
Burası, onun bir başka kartal türüyle paylaştığı evidir. | Open Subtitles | إنه الموطن الذى يشارك فيه مجموعة أخرى من العقبان |
Aşağıdaki platoyu rahatlıkla izleyebildikleri görüş açıları sayesinde akbabalar her fırsatı çabucak fark edebiliyorlar. | Open Subtitles | مع وضوح الرؤيه تحت الهضبة اللانهائية العقبان بسرعة تكتشف أي فرصة. |
Pek çok iri yırtıcının yaşadığı Tibet'te akbabalar da işlerini iyi yapıyorlar. | Open Subtitles | تعمل العقبان بشكل جيّد هنا، كالبريّة التيبتية الواسعة موطن العديد من المخلوقات الكبيرة. |
Tıpkı akbabalar gibi, balık kartaları da uygun zamanı beklemek zorundalar. | Open Subtitles | مثل النسور ، فإن العقبان الصلعاء عليها ببساطة أن تتحيّن فرصتها الملائمة |
Arktik kışın artan soğuğu, altın kartalların daha güneye gitmesine neden olur. | Open Subtitles | التقدم البارد للشتاء القطبى الشمالى قاد العقبان الذهبية أبعد جنوباً |
Buradaki yiyecek bolluğu kartalların toplanmasına sebep oluyor. | Open Subtitles | التركيز الكبير للطعام يسمح بتعايش العديد من العقبان |
Sık ormanlar, altın kartalların Güney Amerika ve Güney-Doğu Asya'da yaşamalarına imkan vermiyor. | Open Subtitles | الغابة الكثيفة عملت كحاجز مانعة وصول العقبان أمريكا الجنوبية وجنوب شرق آسيا |
Harpia, yırtıcı kuşlar içinde en uzun ebeveyn bakım süresine sahip olanıdır. | Open Subtitles | العقبان ترعى فراخها لأطول فترة من بين جميع الطيور الجارحة |
Bu yeni ava uyum sağlayan, sadece balık kartalı değil. | Open Subtitles | ربما تكيف عقاب السمك على الطعام الجديد لكن تكيفت أيضاً العقبان الأخرى |