Peggy, şu anda zam konuşmak uygunsuz olmaz, ama çekinme. | Open Subtitles | بيغي, الحديث عن العلاوة غير لائقة في هذه اللحظة لكن لا تكوني خجولة |
Terfi ve zam aldığımı öğrenmek ilgini çeker belki. | Open Subtitles | من المحتمل إنك مهتمة أنني على وشك الترقية و العلاوة |
Evet, ona zam yaptığınızdan beri. | Open Subtitles | حسناً، إنه كذلك الآن، منذ أن منحتماه تلك العلاوة. |
40 ve bonus numara 22. | Open Subtitles | خمسمائة بليون دولار و إنّ رقم العلاوة 22 |
20,000 dolar kayıt ikramiyesi, tanrı bilir üniversite işini kaç yıl ertelemesi gerecek ama onun için sorun değilmiş. | Open Subtitles | العلاوة المقدمة 20000 دولار يجب أن يضع الكلية جانباً . لكي يعرف عدد السنوات . لكنه على ما يرام مع ذلك |
O işi bağladım. İkramiyemi aldım. | Open Subtitles | أنهيت الصفقة حصلت على العلاوة. |
İşte bir rastlantı daha büyük ikramiyeyi sen alıyorsun ve ben hava alıyorum. | Open Subtitles | .. حسناً، هاكِ مصادفة أخرى ،أنتِ حصلتِ على شيك العلاوة الكبير بعكسي أنا |
Size şunu söyleyeyim, o ikramiyeden bahsetmenin size hiç bir zararı olmadı. | Open Subtitles | و دعينى أخبرك أن ذكر هذه العلاوة لن يضيرك على الإطلاق |
Tamam, sadece zam almamı sağla yeter. | Open Subtitles | حسنا ، فقط ساعدينى أحصل على العلاوة ، تعرفى ؟ |
Bir bu zam, bir de diskodaki dansım. | Open Subtitles | العلاوة و خلال الرقص فى الديسكو |
Demek ki maaşıma zam yapmayacak. | Open Subtitles | معنى ذلك أنني لن أحصل على العلاوة |
zam hakkında bir şey söylemedi ama unutturmayacağım. | Open Subtitles | حسناً , لم يقل شيئاً بخصوص العلاوة |
- Evet, ama bir de şu zam işini ayarlasanız? | Open Subtitles | نعم، لكن ياليت لو تنظم تلك العلاوة |
Aldığım zam hayat pahalılığı için yapılan bir ayarlamaydı. | Open Subtitles | -كانت العلاوة بدلاً لتكاليف المعيشة |
zam isteyeceğim. | Open Subtitles | أنا أسأل من اجل العلاوة |
Tamam, ukala. bonus sorusu. Hazır mısın? | Open Subtitles | حسناً أيتها العاملة البارعة , سؤال العلاوة هل أنتِ جاهزة ؟ |
Bu maaşının %35 artması demek. Artı bonus. | Open Subtitles | هذا يعني 35 في المئة زيادة بالراتب بخلاف العلاوة |
bonus olarak ne veriyorlar peki? Bir kutu kurşunkalem mi? | Open Subtitles | و ما العلاوة المقدّمة لذلك، كأس من أقلام الرصاص؟ |
Bir milyon neden düşünebiliyorum çünkü sana vereceğim imza ikramiyesi bu. | Open Subtitles | يُمكنني بأن أفكرَ بمليونِ سبب، لأن هذا عقدُ العلاوة الذي سأعطيه إيّاك، |
Sonunda ikramiyemi alıyorum. | Open Subtitles | بعد كل ذلك، سأنال تلك العلاوة. |
Yerinde olsaydım fazlayı iade eder ve ikramiyeyi alırdım. | Open Subtitles | لو كنت مكانك لأعدت الفائض و أخذت العلاوة |
Peki Brad, tam olarak nasıl bir ikramiyeden bahsediyoruz acaba? | Open Subtitles | إذن يا (براد) ما مقدار العلاوة المتوقعة؟ |