Hepsi renklerine ve yiyecek gruplarına göre sıralanmış. | Open Subtitles | هو جميعاً مرتَّب حسب مجموعات الغذاءَ واللونَ. |
Onlar yiyecek getirir vatozlar da gösterilerini yapar. | Open Subtitles | يَجْلبونَ الغذاءَ , وَضعتْ الأشعةُ على معرض. |
Henry'nin söylediğine göre topladığım yiyecek ve içecek örneklerinde ne uyuşturucu, ne zehir ne de toksin var. | Open Subtitles | طبقاً لهنري، ما كان هناك مخدّراتَ، سموم أَو سموم في أيّ عيناتِ الشرابَ أَو الغذاءَ جَمعتُ. |
Çok baharatlı yemek yiyen demek sensin. | Open Subtitles | أنت الواحد الذي أَكلَ الغذاءَ الكثير التوابلَ. |
Bari bu kez doğru dürüst yemek yiyelim. | Open Subtitles | حَسناً، نعم، أَفترضُ نحن يَجِبُ أَنْ نُحاولَ الغذاءَ هنا مرّة. |
Bay Black, ben sadece kadınlara yiyecek veriyorum. | Open Subtitles | أَعطي الغذاءَ فقط إلى النِساءِ، السّيد Black. |
Onlar buraya gelirler, onlara yiyecek getirir.Çok vicdanlıdır. | Open Subtitles | عندما هم مُتعِبون جداً لأنْ يَجيئونَ هنا، يَجْلبُ الغذاءَ إليهم. حَسناً، لَرُبَّمَا عِنْدَهُ a شعور بالذّنب. |
Ancak bu korsanlar yağmalamadı, Bluebell'li insanların yeniden kendi ayakları üzerinde durmalarına yardım etmek için onlara yemek ve gıda malzemeleri verdiler. | Open Subtitles | لكن بدلاً مِنْ أنْ يقموا بالسْلبَ رَأى هؤلاء القراصنةِ الناس المكافحون في بلوبيل وأعطوهم الغذاءَ والإمدادات الازمة للوقوف على أقدامِهم من جديد |
En azından yemek getiriyordu. | Open Subtitles | هو كَانَ يَجْلبُ الغذاءَ على الأقل. |
Evi göstereceğim diye beni sinemaya götüren de, üzerime yemek döken de bu, Raj! | Open Subtitles | هو الشاب الذي أَخذَني إلى قاعة سينما... تَظَاهُر بأخذى الى البيتِ. و سَكبَ الغذاءَ على رأسي! |