Hâlâ paramız varken kıkırdak projem için bana da para lazım. | Open Subtitles | علي أن أجعل مشروع الغضاريف يمول طالما أننا لانزال نملك بنكا. |
Travma alanlarına kıkırdak yerleştirilebilir miyiz? | TED | هل يمكننا زراعة الغضاريف في مناطق الصدمة؟ |
Omurgamız, bir dizi kemikten oluşmuş uzunca bir yapıdır ve arada disk denilen kıkırdak yapılar bulunur. | TED | عمودك الفقري هو بناء طويل مصنوع من العظام وأقراص الغضاريف التي تتموضع بينهم |
En son çare olarak kıkırdağı dejenere olan hastalara eklem replasmanı ameliyatı ile protez uygulanabilir. | TED | وكملاذٍ أخيرٍ، فإن أصحاب الغضاريف البالية بوسعهم أن يخضعوا لجراحة استبدال مفصل كامل. |
Ancak, bazen kıkırdağı kesmeniz gerekebilir. | Open Subtitles | مع أنك أحياناً قد تضطرُّ إلى أن تتخلص من الغضاريف.. |
Tıp literatüründe buna yapışık ikizler diyoruz kıkırdakla bağlanmışlar ve diyaframlarında yumuşak doku var. | Open Subtitles | " هُم ما نُطلق عليه في مهنة الطب " التوأم المُتحد مُرتبطان بمجموعة من الغضاريف وأنسجة رخوة في القسم الوسطي بينهم |
Tenis oynarken kendinizi çok fazla zorlarsanız, dizlerinizdeki kıkırdak hasar görür ve kendini yenilemez. | TED | إلعب التنس بقسوة، و بشدة على ركبتيك، و ستتلف الغضاريف الخاصة بها، هذه الغضاريف لن تعود مرة أخرى. |
Şimdiden 11 tanesini indirdim mideye, kıkırdak falan da gitti arada. | Open Subtitles | نسفت 11 قطعة منها للتو، الغضاريف وكل شيء |
kıkırdak rejenerasyon laboratuarı hastane için büyük bir nimet olur. | Open Subtitles | مخبر بناء الغضاريف سيكون هبة كبيرة للمستشفى. |
Sen sıfırdan kıkırdak üretebilen ilk ortopedi cerrahısın. | Open Subtitles | أنتِ أول جراحة عظمية تقوم ببناء الغضاريف من اللاشيء. |
Karaciğer çok güzel bir şekilde yeniden oluşur ancak diğer dokuları düşündüğümüzde örneğin kıkırdak dokuyu ele alırsak en basit bir çentiğin bile kıkırdakta çok zor yeniden oluştuğunu görürsünüz. | TED | وسيتم تجديد الكبد بهذه الطريقة الجميلة جداً، ولكن في الواقع إذا كنا نفكر في أنسجة أخرى، كالغضاريف، على سبيل المثال، فإنه حتى مع أبسط الشقوق فإنكم ستجدون أنه من الصعب حقاً تجديد الغضاريف الخاصة بك. |
Tiroid ve aritenoid kıkırdak arasında dizili bu iki kas, boğaz yoluyla hava taşıyan trakea borusunda açılıp kapanan elastik bir perde oluşturur. | TED | مصطفة بين الغضاريف الطيرية والغدة الدرقية، وتشكل هاتين العضلتين ستارة مرنة فتح وتغلق عبر القصبة الهوائية، القناة التي تحمل الهواء إلى الحلق. |
Seyircilerin hepsinin MR'ını çeksem yüzde 60 oranında bunun gibi kemik ve kıkırdak dejenerasyonu işaretleri gözükecektir. | TED | إن كنت سأخضع أحد الحضور إلى فحص الرنين المغناطيسي، فإن 60% منكم سيظهر إشارات لانحطاط العظام و الغضاريف كهذا. |
70'li yaşlardaki kadınların yüzde 80'i orta ve aşırı şiddette kıkırdak dejenerasyonu görülmektedir. | TED | 85% من النساء بسن ال 70 سيظهرن حالة بين الطبيعية و الحادة لانحطاط الغضاريف. |
Beyaz nesne kemik ve gördüğünüz bu kırmızı sütun ve sarı hücreler tek bir kök hücreden meydana gelmiş hücrelerdir -- kıkırdak sütunları, kemik sütunları tek bir hücreden geliyor. | TED | المادة البيضاء هي العظم، و هذه العواميد الحمراء التي ترونها والخلايا الصفراء هي الخلايا التي نشأت من خلية جذعية عظمية واحدة عواميد من الغضاريف و عواميد من العظام أتت من خلية واحدة فقط. |
"kıkırdak oluşumu olmayan" olarak çevrilir. | TED | أكوندروبلاسيا تترجم "دون تشكل الغضاريف." |
Düşlerim büyük ve parlak ve kıkırdağı yoktan var eden pırıl pırıl makinelerle dolu. | Open Subtitles | حلمي كبير ومشرق وممتليء بالأجهزة شديدة اللمعان التي تبني الغضاريف من الهواء. |
kıkırdağı falan almak için mi? | Open Subtitles | - لكي يحدث ماذا؟ - تنظيف بعض الغضاريف أو ما شابه؟ |
Eklem kıkırdağı rejenerasyonu hastalar için yen bir umut-- | Open Subtitles | تجديد الغضاريف المفصلية يقدم أملًا جديدًا للمرضى... |