Naaşınız yakıldığında, tüm bu bahsettiğim zehirli maddeler atmosfere bırakılırlar. | TED | في حالة حرق جثتك، جميع السموم التي ذكرتها ستتصاعد في الغلاف الجوي. |
Çatılarımızda yüzeye çarpan ısıyı atmosfere gönderen katran kağıtlarımız bulunuyor, bu durumun şüphesiz iklim değişikliğinde payı var. | TED | لدينا رقاقات القطران على أسطح العمارات التي تعكس الحرارة في الغلاف الجوي بدون شك مساهمة في تغير المناخ العالمي |
biz ayrıca bir çok atmosfer kullanıyoruz tarım için | TED | ونستخدم أيضا الكثير من الغلاف الجوي للزراعة |
MIT`de (Massachusetts Institute of Technology ) doktora öğrencisiyim ve atmosfer bilimi üzerine çalışıyorum. | TED | أنا طالبة دكتوراه في معهد ماساتشوستس للتكنولوجيا، وتصادف أنني كنت أقوم بدراسة علوم الغلاف الجوي. |
Tüm bu ekstra ısı enerjisi, atmosferi ve tüm dünya sistemlerini ısıtıyor. | TED | وكل هذه الطاقة الحرارية الزائدة تُسخن الغلاف الجوي ونظام كوكب الأرض بأسره. |
atmosferin içinde pencere açmanın neye yol açacağını kestirmek mümkün değil. | Open Subtitles | ليس لدينا فكرة ماذا سيحدث إذا فتحنا النافذة في الغلاف الجوي |
atmosferde çok fazla ekstra enerji var, çok fazla ekstra su buharı var. | TED | هناك الكثيرمن الطاقة الزائدة في الغلاف الجوي. وهناك الكثير من بخار الماء الزائد. |
- atmosferden ayrılmak zorundayız. - Önce yerden ayrılalım da. | Open Subtitles | يجب أن نترك الغلاف الجوي يجب أن نترك المدار أولا |
Ama atmosferdeki CO2, dışarı giden bu ısı radyasyonunun çoğunu emiyor ve onun büyük kısmını yüzeye geri gönderiyor. | Open Subtitles | لكن ثاني اكسيد الكربون في الغلاف الجوي يمتص أغلب تلك الإشعاعات الحرارية الخارجة مُرسلاً أكثرها مرةً أخرى إلى السطح |
Yani bu su havuzu ısısını atmosfere doğru gönderiyor. | TED | لذا تبعث بركة الماء تلك حرارتها لأعلى باتجاه الغلاف الجوي. |
Aslında, ekibimiz Soyuz içerisinde atmosfere geri döndüğünde, çığlık atmıyorduk, gülüyorduk, eğlenceliydi. | TED | بالحقيقة، عندما كان فريقنا في طريق للعودة إلى الغلاف الجوي داخل السويوز، لم نكن نصرخ بل كنا نضحك؛ لقد كان الأمر ممتعا. |
Bitki örtüsünün topraklardaki suyun atmosfere tekrar taşınmasındaki rolünü konuşabiliriz. | TED | يمكننا الحديث عن دور النبات في نقل المياه من التربة إلى الغلاف الجوي. |
atmosfer ve içindeki moleküller bu ısının bir kısmını emiyor ve geri gönderiyor. | TED | يمتص الغلاف الجوي والجزيئات بداخله جزءًا من الحرارة ويعيد بعثها. |
Alttaki bu çizgi, üst atmosfer olan stratosferi temsil ediyor ve... ...bu volkanlardan sonra ısınıyor. | TED | إذن الشريط الأسفل هو الغلاف الجوي العلوي, طبقة الستراتوسفير و هو يسخن بعد هذه البراكين |
Ardından toplantıyı yöneten kişiye dedik ki... ..."atmosfer çok daha karmaşık. | TED | و الشخص الذي كان يروج لها قال الغلاف الجوي معقد أكثر من هذا بكثير |
Yine de gezegenin atmosferi temizlemesi sadece bir milyon küsur yıl alır. | Open Subtitles | لكن رغم ذلك ستستغرق الأرض مليون عاماً فقط تقريباً ليتعافى الغلاف الجوي. |
Evet Dünyamızın atmosferi hacimsel olarak yüzde 20 oksijene sahip. | TED | حسنا، كما تعلمون، على أرضنا يوجد الأكسجين في الغلاف الجوي بنسبة 20 في المئة من الحجم |
İletişim siz atmosferin bu tarafında gittiğiniz sürece devam edecek. | Open Subtitles | ستعمل الإتصالات طالما بقيتم على هذا الجانب من الغلاف الجوي |
Roketim atmosferin üzerinde patlayacak, ...ve bütün insanlığın üzerine Bay Sweet'in lütfunu yağdıracak. | Open Subtitles | صاروخي سينفجر عاليا في الغلاف الجوي سيمطر على الانسانية كلها افضال السيد سويت |
Bu bulutlar bu devasa örslerin üzerinde atmosferde 10 mile kadar yükselebiliyorlar. | TED | تنتشر هذه السحب بأعلى بطريقة هائلة وشكل يشبه السندان ممتدة ً لمسافة 10 أميال أعلى الغلاف الجوي |
Ozon tabakasını atmosferden ayırarak ölümcül radyasyonun Güneş'ten Dünya'ya ulaşmasına yol açar. | Open Subtitles | يزيل الأوزون من الغلاف الجوي مفسحا الطريق لإشعاعات الشمس القاتله لتضرب الأرض |
Bu, atmosferdeki karbondioksitin artış oranı. | TED | هذا هو معدل نمو ثاني أكسيد الكربون في الغلاف الجوي. |
Basınç giderek arttıkça, atmosferik gazlar belli bir geçiş hattı olmadan sıvılaşıyor. | Open Subtitles | لارتفاع الضغط أعلي وأعلي غازات الغلاف الجوي أصبحت مساله دون انتقال للرؤية |
Bir şekilde Dünya'nın kütlesini arttırıp atmosferine bazı partiküller yüklüyorlar. | Open Subtitles | بطريقةٍ ما هم يزيدون كتلة الأرض، تغشي الغلاف الجوي بالجسيمات. |
Her şeyden önce, kara delik yanındaki yıldızın atmosferini tüketiyor. | Open Subtitles | أول شئ، الثقب الأسود يلتهم من الغلاف الجوي لنجمه المرافق |
Ben insan aktivitelerinden dolayı atmosferinde aşırı derecede CO2 barındıran bir gezegende yaşıyorum. | TED | أعيش في عالم حيث يوجد الكثير من ثنائي أكسيد الكربون في الغلاف الجوي بسبب نشاطات الإنسان. |
Çok sıcak. Bunun sebebi Venüs atmosferinin önemli bir sera gazı olan karbondioksitle dolu olması. | TED | ذلك لأنّ الغلاف الجوي للزهرة مليء بثاني أكسيد الكربون، وهو أبرز غازات الدفيئة. |
O anda bir miktar yıldız ışığı gezegenin atmosferinden geçti. | Open Subtitles | في تلك اللحظة، بعض الضوء النجمي اخترق الغلاف الجوي للكوكب |