Herkese bir tabak ganimet içinde iki kaşıklık kalıyordu | Open Subtitles | كل شخص يحصل على رؤية مجرفتان من الغنائم. |
Belki yerliler onları yakalamıştır... ya da ganimet üzerine tartışıp... birbirlerini öldürmüşlerdir. | Open Subtitles | وربما لحق بهم الهنود أو ربما تشاجروا فيما بينهم من أجل الغنائم وقتلوا بعضهم البعض |
ganimeti ben aldım ve sen kovuldun. | Open Subtitles | أنا حصلت على الغنائم, و أنت ستخرج من هنا |
Bu, ganimetin benim olması için seçtiğim kısmı. | Open Subtitles | هذا جزء من الغنائم والتى أخترتها لتكون لى. |
Bu salonda, ele geçirdiğimiz ganimetleri, altınları ve hazineyi bölüşeceğiz. | Open Subtitles | في هذه الغرفه سنتشارك الغنائم من الذهب والكنوز |
Bu arada dip not "uçkur çağrısı" deyimi nereden geliyor? | Open Subtitles | الحاشية... ... أين مصطلح " دعوة الغنائم " تأتي من؟ |
Umarım ganimetler paylaşılırken... bizi unutmazsın. | Open Subtitles | و التي اثق انها لن تنسي عندما تقسم الغنائم |
Ama iş ganimet paylaşımına gelince hemen ortaya çıkıyor. | Open Subtitles | لكنه يأتي عند تقسيم الغنائم إنه هنا الآن |
İyileştiğin zaman sana geri vereceğim. Gürcülerin silahları da ganimet. | Open Subtitles | عندما تتحسن سأُعيده إليك بالإضافة إلى الغنائم |
Hem kendi vicdanını hem de kilerini ganimet mallarıyla doldurdu. | Open Subtitles | ليريح ضميره ويملأ منزله من الغنائم المنهوبه |
Korsan çetem biraz değerli ganimet bulmaya hazır mı? | Open Subtitles | هل عصابتي من القراصنة مُستعدّين لإيجاد بعض الغنائم الثمينة؟ |
Bu heyecan veren zaferler ve eşit ganimet paylaşımı sayesinde Spartaküs daha fazla kişiyi kendine çekti ve silah üretimi yapılabilecek bazı köylerin kontrolünü ele geçirdi. | TED | بفضل انتصاراته الملهمة وسياسة توزيع الغنائم بالتساوي، واصل سبارتاكوس جذب المزيد من الأتباع، واكتسب السيطرة على القرى بحيث يمكن تشكيل أسلحة جديدة. |
27 Ülke ganimeti bölüşmek ve barışı belirlemek için toplandı. | Open Subtitles | إجتمعت 27 دولة في باريس لتقسيم الغنائم وتعريف السلام |
ganimeti bu gibi durumlardan kaçınarak elde etmek onun sorumluluğu. | Open Subtitles | أنها من مسؤوليته إدارة وأخذ الغنائم لتجنب حالات مثل هذه في المستقبل. |
Burada bir garnizon bırakırdı elimizde kalan ufak filoyla ganimeti Makedonya'ya götürürdü Atinalıları bizi desteklemeye zorlardı, sonra da 5 kat güçlü bir orduyla istila ederdi. | Open Subtitles | -كان سيترك حامية هنا -وياخذ الغنائم الى مقدونيا فى اسطول اقل مما تركنا -و لاجبار اثينا على امدادنا بغزوها ثانية بجيش اكبر من هذا خمس مرات |
Madem ganimetin o kadar çok neden hâlâ şu eski enkazı kullanıyorsun? | Open Subtitles | اذا كان لديك الكثير من الغنائم اذا كيف لازلت تبحر بسفينتك المحطمه القديمه؟ |
Şimdi, elde edilen tüm paralar, buna vergiler, gümrük gelirleri, savaş ganimetleri, resmi olmayan hediyeler ve rüşvetler de dahil, | Open Subtitles | , الأن , كل الأموال المستلمة متضمنة الضرائب , عائدات رسوم الجمارك الغنائم العسكرية , وهدايا ورشاوى غير رسمية |
Eğer "uçkur" seks demek olsaydı neden insanlar "hadi uçkur yapalım" demiyor? | Open Subtitles | LF " الغنائم " يعني الجنس... ... لماذا لا يقول الناس، " دعنا نذهب لها الغنائم "؟ |
ganimetler galip olana gider. | Open Subtitles | الغنائم تذهبُ للمُنتصر |
Diğer Han'ların aksine askerlerini liyakata göre terfi ettirdi ve yağmalanan malları aralarında eşit paylaştırdı. | TED | بعكس الخانات، قام تيموجين بترقية الجنود على أساس الجدارة ووزع الغنائم بينهم بالتساوي. |
Kaptan almadıysa ganimetten gelen her şey burada. | Open Subtitles | كل الغنائم تكون هنا إلا إذا كان قد أخذها القبطان |
Sevgilim. El koyulan şu ganimetlere bir bak. | Open Subtitles | مذهل ، يا حبيبتي أنظري إلى كلّ هذه الغنائم المضبوطة |
Ama payımıza düşecek ödülü düşünün. | Open Subtitles | و لكن فكروا ماذا سينوبنا من هذة الغنائم |
Belki, İspanyollar bu kafatasını diğer ganimetlerle beraber buldular. | Open Subtitles | ربما وجد الأسبانيون هذه الجمجمة مع كل هذه الغنائم الأخرى |
Bunlar Almanların savaş ganimetlerini eve götürme köprüleriydi. | Open Subtitles | بل كانت وسائل ألمانيا لشحن الغنائم للوطن |