Büyük balıklardan korkup çatlaklara sığınan balıklar, orada deniz yılanlarına av oluyor. | Open Subtitles | خوف الفرائس الكبيرِ يجعلها تختبئ في الشقوقِ وهناك الأفاعي يُمْكِنُ أَنْ تَمْسكَها |
Azalan buzul miktarı ayrıca kıyı köylerinde erozyona ve su kuşları ile memelilerinin av bulmakta zorlanmalarına sebep oluyor. | TED | كما أن انصهار الجليد يزيد من تآكل القرى الساحلية، ويقلل من توفر الفرائس للطيور والثدييات البحرية. |
Kanıtlar insanların belirli av türlerinde ve yılın belirli dönemlerinde uzmanlaşmaya başladığını gösteriyor. | TED | ما دل أن البشر بدؤوا بعملية التخصص في أصناف معينة من الفرائس وفقا لموسم السنة |
Ama avlanmak ve avını yakalamak kolay değildir. Özellikle de zaten alarma geçmişlerse. | Open Subtitles | ،و لكن صيد و إمساك الفرائس لم يكن سهلاً و خصوصاً عندما تكون متأهبة |
Kartallar görece bozulmuş alanlarda yere yuva yapmış avları avlamaya başlıyor. | Open Subtitles | بدأت العقبان تصيد الفرائس التي تقيم على الأرض في مناطق وعرة |
Ama av hayvanları sayıca azsa, insanların kendilerine yetiştirdiği eti kurtların almaya çalışması pek de şaşırtıcı olmaz. | Open Subtitles | لكن لو هناك نقص في الفرائس فليس من المستغرب أن يحاول الذئب خطف لحم كان يربّيه الإنسان لنفسه. |
Bu kalabalığı beslemek için bir mekanda nadiren yeterli av olur. | Open Subtitles | يندر أن تتوفر الفرائس في مكان واحد بما يكفي هذهالأعداد. |
Anne yavrusunu birkaç hafta daha beslemeyi başarırsa baharla beraber av hayvanları artacak. | Open Subtitles | إذا الأمِّ يُمْكِنُ أَنْ تربي شبلَها لبضعة أسابيع أكثر الربيع سَيَجْلبُ زيادةَ في عدد الفرائس ِ والمهمّة ستكون اسهل. |
Burada çok fazla potansiyel av bulunmasına rağmen iğneli vatoz onları görmezden geliyor. | Open Subtitles | رغم وجود العديد من الفرائس المحتمَلة، يبدو أن الرّاي يتجاهلهم. |
Etrafta bunca av varken kartallar rahat davranıp sosyalleşiyorlar. | Open Subtitles | مع الكثير من الفرائس هنا وهناك لا يمكن للنسور الاسترخاء اجتماعيا |
Batı Amerika'nın simgelerinden biri olan kır kurdu av peşinde. | Open Subtitles | رمز للغرب الأمريكي ذئب وحيد يصطاد الفرائس |
Avcılar ve av. | Open Subtitles | الحيوانات المفترسة و الفرائس أيتها الطبيبة |
av, bomboş görünen bu ormanda bile mevcut eğer onu nerede bulacağınız biliyorsanız. | Open Subtitles | الفرائس تتواجد حتى في ..هذه الغابة الخاوية ظاهريًا إن علمت أين تجدها |
Bir milyonu aşkın avcı yüzlerce türde av hayvanının peşine düşüyor. | Open Subtitles | أكثر من مليون صيّاد يطاردون مئات الأنواع من الفرائس |
Etrafta bolca av olabilir ama aslanlar onları suyun içinde kovalamakta zorlanır. | Open Subtitles | هناك الكثير من الفرائس حولهم ولكن الأسود تجد صعوبة في مطاردتهم في الماء |
Tüm yıl bolca bulunan av sayesinde bu aladoğanların buraya yerleşmeleri yalnızca 40 yıl sürmüştür. | Open Subtitles | مع وفرة الفرائس هنا طوال العام إستغرق الأمر 40 سنة كي تستقر هذه الطيور هنا |
Microraptor küçüktü ve gölgeliklerde avını kovalamaya adapte olmuştu. | Open Subtitles | المايكرورابتور صغير وجيّد التكيّف ليطارد الفرائس في ظلّة الغابة |
Çenesindeki duyusal oyuklar dipteki avını avlamasına, şaşırtıcı derecede büyük olan gözleri biyolojik ışıldamaları fark etmesine yardım eder. | Open Subtitles | تساعدها الفتحات الحساسة على مقدمة رأسها على صيد الفرائس بالقاع بينما عيونها الكبيرة المذهلة (قد تساعدها على تعقب إفرازات (الاضاءه الحيوية |
O zamanlarda bile evli olsun ya da olmasın, el altındaki avları avlamakla meşhurdu. | Open Subtitles | عام 2001 , وحتى وقتها كانت لديه سمعة مطاردة الفرائس القريبة من يده , متزوجة أو لا |
Büyük olan avları hareketsiz bırakmak için kendilerine özgü davranışları ve çok zehirli salgıları vardır. | Open Subtitles | يفضلون العزلة كأسلوب حياة والبعض منهم يمتلك غدداً سامة لشلّ الفرائس الأكبر حجماً" |
Küçük hayvanları parçalara ayırıyor. Böyle bir hayvan kan kokusu alırsa çekinmeden kasabaya iner. | Open Subtitles | يقوم بتمزيق الفرائس إرباً، عندما يشتم مخلوق كهذا الدماء سيأتي إلى البلدة بدون تردد |