Dinleyin, bana bu fırsatı verdiğiniz için teşekkür ederim. | Open Subtitles | اسمع، أنا فقط اريد ان اشكركم لهذه الفرصةِ العظيمةِ |
Şükran Günü'nü ailemizle paylaşma fırsatı için sana şükrediyoruz. | Open Subtitles | ممتنون لهذه الفرصةِ لتتشارك مجددا عيد الشكر كعائلة واحدة |
Bu şansı kaçırmayın. Açıkarttırmayı kapatmak için 40 lira. | Open Subtitles | لا تتنازل عن هذه الفرصةِ أربعون جنيها لإنْهاء المزاد |
O küçük, burada seninle durup evlenebilme şansı için her şeye katlanırdım. | Open Subtitles | لعانيتُ بكلِّ شيء لسببِ الفرصةِ الضئيلة لـ .لوقفِ هنا والزواجِ بك |
Ona hislerimi söylemek için elime kaç fırsat geçti ama sustum. | Open Subtitles | كَانَ عِنْدي فرصةُ بعد الفرصةِ لإخْبارها كيف أنا أَشْعرُ، وأنا دائماً صَمتُّ. |
Belki bunu duygularımıza dokunacak bir fırsat olarak kullanabiliriz. | Open Subtitles | حَسناً، لَرُبَّمَا نحن يُمْكِنُ أَنْ نَستعملَ هذه الفرصةِ لمَسّ القاعدةِ حول مشاعرِنا. |
Bu fırsatın ellerinin arasından kaçıp gitmesine izin mi vereceksin? | Open Subtitles | أنت حقاً سَتَتْركُ هذه الفرصةِ تَعْبرُك مِن قِبل. |
Bunun nedeni sensin, ama şimdi bu fırsatı bulduk | Open Subtitles | هو كُلّ بسببك، بأنّنا عِنْدَنا هذه الفرصةِ الآن |
Shingen böyle bir fırsatı asla kaçırmazdı. | Open Subtitles | شينجن لن يُضيّعَ مثل هذا الفرصةِ |
Bu bir mezuniyet günü, bu fırsatı değerlendirmeliyim. | Open Subtitles | هو يُمارسُ الجنس معه يوم تخّرجِ. لذا i من المفضّل أن إستغلّْ هذه الفرصةِ. |
Alkoliklere içki satma fırsatı. | Open Subtitles | هذه الفرصةِ أنْ تَكُونَ مُدمنَ خمور. |
Umarım, bu fırsatı kaçırmazsınız. | Open Subtitles | و أمل بأَنْك لا تفْقدَ هذه الفرصةِ. |
Ama fırsatı olmadı. | Open Subtitles | ماعدا هو لَمْ إحصلْ على الفرصةِ. |
Ona bu şansı vermeliyiz. | Open Subtitles | ونحن يَجِبُ أَنْ نَمْنحَه تلك الفرصةِ. |
Bu şansı asla bir daha yakalayamayacağız. | Open Subtitles | لَنْ تكونَ عِنْدَنا هذه الفرصةِ ثانيةً. |
Bayan Harrison'ın davasının cehennemdeki kartopu kadar... şansı var. | Open Subtitles | حالة السّيدةِ هاريسن عِنْدَها نفس قدر الفرصةِ ... كرة ثلج في الجحيم. |
yoksa birbirlerini sevmeleri için fırsat mı verir? | Open Subtitles | تلك الفرصةِ الأفضلِ هو سَيُحْبُّ بعظهم الآخر |
Ona bir fırsat daha tanıyacağımı sanıyorsa meşuga demektir. | Open Subtitles | لكن إذا يَعتقدُ بأنّه يُحْصَلُ على الفرصةِ الأخرى مَعي، هو meshuggah. |
Böyle fırsat bir daha eline geçmez. | Open Subtitles | هذه الفرصةِ لَنْ تَجيءَ ثانيةً |
Neyse ki kocan hepimizi ilgilendiren böyle bir fırsatın önemini biliyor. | Open Subtitles | ضِعْني في الإسكانِ المختلفِ، حيث الملك يُمْكِنُ أَنْ يَجدَني دائماً. بسعادة، زوجكَ يَفْهمُ قيمة مثل هذه الفرصةِ. |
Bak, Amy'yi biraz olsun tanıman için harika bir fırsatın var. | Open Subtitles | - هذه والمثاليةِ الفرصةِ لمعْرِفة مراهنِ أيمي. |
Senin Tony'yi tanımak için öyle bir fırsatın var. | Open Subtitles | عِنْدَكَ تلك الفرصةِ لتتعرف على توني. |