Eğer kalırsanız, Adama'ya onları kurtarabilmek için bir şans verebilirsiniz. | Open Subtitles | اذا ما بقيتم في مكانكم فانكم تعطون اداما الفرصه لانقاذهم |
Eğer bir şans vermemek için bahane arıyorsan, sorun değil. | Open Subtitles | اذا كنت تريدين عذرا لعدم اعطائي هذه الفرصه . حسنا |
Teşekkür etme fırsatı vermemiştin. O kitap benim için çok önemliydi. | Open Subtitles | أنت لم تعطنى الفرصه لكى أشكرك فهذا الكتاب هام بالنسبة لى |
Evet, hep derdin ve fırsat ayağımıza geldiği için şükretmemiz gerek. | Open Subtitles | نعم .. انت دائما تقول وشكرا لله انا الفرصه حضرت بنفسها |
Bu akşamdan sonra böyle bir şansın olmayacak ne yazık ki. | Open Subtitles | من المؤسف أنكى لن تنالى هذه الفرصه ابدا بعد هذه الليله |
Rose'un hayatında farklılık yaratmak için bir şansım vardı ve ben kendi sorunlarıma fazlasıyla üzülerek bu şansı mahvettim. | Open Subtitles | كانت لدي الفرصه في احداث تغيير في حياة روز وانا قلقة جداً حول مشاكلي الخاصة والتي اخفقت فيها كلها |
Ne kadar kısa zamanda kanun önüne çıkartırsak, ...kardeşini bulma şansımız da o kadar artar. | Open Subtitles | كلما اسرعتم بالابلاغ عن هذا تحت شعار القانون كلما سنحت لك الفرصه لتجدي شقيقتك |
Sana eski yollarla para kazanabilmen için bir şans veriyorum. | Open Subtitles | لديك الفرصه لكسب بعض النقود بالطريقه التقليديه مع شرطى ليحميك |
Lütfen bir şans verin. Bana güvenebilirsiniz. | Open Subtitles | من فضلك اعطنى الفرصه فقط انك تستطيع ان تثق بى |
Onlar bize şans tanımamıştı, biz de onlara tanımadık. | Open Subtitles | لم يكونوا ليعطونا الفرصه ولم نكن لنعطيهم الفرصه |
Bu fırsatı kullanacağız ve ona saygı duyarak bunu ödeyeceğiz | Open Subtitles | لابد ان ننتهز هذه الفرصه للعوده و الصلاه احترام له |
Değilim. Uygun fırsatı yakalarsa, beklemeyebilir. | Open Subtitles | انا غير متأكد.الا اذا وجد الفرصه المناسبه |
Umarım bu iş bitmeden, elime seni, senin onu kullandığın gibi kullanma fırsatı geçer. | Open Subtitles | اننى اتمنى فقط قبل ان تنتهى هذه المهمه ان تكون لدى الفرصه لاستخدمك بنفس الطريقه التى استخدمته بها |
Pek aklıselim değil ama fırsat verildiğince etkileyici şekilde vahşi. | Open Subtitles | ليس بتلك الفطنه لكن وحشيته لافته عندما تتاح له الفرصه |
Adım Praveen Manvi ve bu fırsat için hepinize çok teşekkür ederim. | TED | إسمي برافين مانفي وأشكركم كثيراً علي هذه الفرصه. |
Ben Orléans'a gitmeden önce barış içinde ayrılması için ona bir fırsat vereceğim. | Open Subtitles | اريد ان اعطيه الفرصه ليرحل فى سلام قبل ان اصل الى اوليانز |
Bu işe dahil olmak için bir şansın vardı, istemedin. | Open Subtitles | سنحت لك الفرصه في ان تدخل بهذه المسأله , لكنك رفضت |
Orada sağ kalma şansın ne sanıyorsun? | Open Subtitles | وما الفرصه التى لديك لتبقى على قيد الحياه هنا؟ |
Bir savaşçı, gerçek güce sahip olmak için bir şansım vardı! | Open Subtitles | لقد سنحت لي الفرصه لتكون لدي القوه الحقيقيه لكي اصبح محارب |
Böylece bu iş bittiğinde, buradan gitmek için bir şansımız olacak. | Open Subtitles | لذلك ستكون لدينا الفرصه للخروج عندما ينتهى ذلك الامر |
Bu konuşmanın başında elini kaldıranlarınızın her biri fırsatın, müdahalenin, desteklenmenin ve sevginin gücünün yaşayan, nefes alan bir örneğidir. | TED | كل واحد منكم رفع يده في البداية مثال حي على فعالية الفرصه الثانية، وفعالية التدخل، والدعم والحب. |
5000 yıl önce buna fırsatım olmamıştı. Thinien'i savaşa sürememiştim. | Open Subtitles | منذ 5000 سنه لم تسنح لى الفرصه لاستدعى فيدين لمعركتنا |
Her şansını kullan. | Open Subtitles | فلتدللي الفتى فى كل مره تُتاح لكِ الفرصه |
Satın alma teklifine bakma şansınız oldu mu diye merak ettim. | Open Subtitles | آتسآئل لحد آلان إذا سنحت لك الفرصه للإطلاع على عرض الشراء |
Ayrıca sana söylemek istediğim bir şey vardı. fırsatını bulmuşken diyeceklerimi iyi dinle. | Open Subtitles | ايضاً لدي ما أخبركِ به بما ان لدي الفرصه الان , أستمعي لي |
Belki de içimizdekileri birbirimize dökmek için bu son fırsatımız olabilir. | Open Subtitles | حيث انه من الممكن ان تكون هذه الفرصه الاخيره لاخراج ما في انفسنا |
Bu piçi yakalamak için bana verdiğin bu şansa minnettarım. | Open Subtitles | وانا اقدر لك ان تُعطيني هذه الفرصه للقبض على الوغد |
Güzel bir prensesle, baş başa yemek yeme şansına her zaman erişemiyorum. | Open Subtitles | لا يحدث غالباً أن تتاح لي الفرصه لتناول العشاء بمفردي مع أميره جميله. |
Ya tehlikeyi göze alıp kanser olmam. | Open Subtitles | أولاً ، أستغل الفرصه و لا يأتيني السرطان |