"الفرصه" - Traduction Arabe en Turc

    • şans
        
    • fırsatı
        
    • fırsat
        
    • şansın
        
    • şansım
        
    • şansımız
        
    • fırsatın
        
    • fırsatım
        
    • şansını
        
    • şansınız
        
    • fırsatını
        
    • fırsatımız
        
    • şansa
        
    • şansına
        
    • göze
        
    Eğer kalırsanız, Adama'ya onları kurtarabilmek için bir şans verebilirsiniz. Open Subtitles اذا ما بقيتم في مكانكم فانكم تعطون اداما الفرصه لانقاذهم
    Eğer bir şans vermemek için bahane arıyorsan, sorun değil. Open Subtitles اذا كنت تريدين عذرا لعدم اعطائي هذه الفرصه . حسنا
    Teşekkür etme fırsatı vermemiştin. O kitap benim için çok önemliydi. Open Subtitles أنت لم تعطنى الفرصه لكى أشكرك فهذا الكتاب هام بالنسبة لى
    Evet, hep derdin ve fırsat ayağımıza geldiği için şükretmemiz gerek. Open Subtitles نعم .. انت دائما تقول وشكرا لله انا الفرصه حضرت بنفسها
    Bu akşamdan sonra böyle bir şansın olmayacak ne yazık ki. Open Subtitles من المؤسف أنكى لن تنالى هذه الفرصه ابدا بعد هذه الليله
    Rose'un hayatında farklılık yaratmak için bir şansım vardı ve ben kendi sorunlarıma fazlasıyla üzülerek bu şansı mahvettim. Open Subtitles كانت لدي الفرصه في احداث تغيير في حياة روز وانا قلقة جداً حول مشاكلي الخاصة والتي اخفقت فيها كلها
    Ne kadar kısa zamanda kanun önüne çıkartırsak, ...kardeşini bulma şansımız da o kadar artar. Open Subtitles كلما اسرعتم بالابلاغ عن هذا تحت شعار القانون كلما سنحت لك الفرصه لتجدي شقيقتك
    Sana eski yollarla para kazanabilmen için bir şans veriyorum. Open Subtitles لديك الفرصه لكسب بعض النقود بالطريقه التقليديه مع شرطى ليحميك
    Lütfen bir şans verin. Bana güvenebilirsiniz. Open Subtitles من فضلك اعطنى الفرصه فقط انك تستطيع ان تثق بى
    Onlar bize şans tanımamıştı, biz de onlara tanımadık. Open Subtitles لم يكونوا ليعطونا الفرصه ولم نكن لنعطيهم الفرصه
    Bu fırsatı kullanacağız ve ona saygı duyarak bunu ödeyeceğiz Open Subtitles لابد ان ننتهز هذه الفرصه للعوده و الصلاه احترام له
    Değilim. Uygun fırsatı yakalarsa, beklemeyebilir. Open Subtitles انا غير متأكد.الا اذا وجد الفرصه المناسبه
    Umarım bu iş bitmeden, elime seni, senin onu kullandığın gibi kullanma fırsatı geçer. Open Subtitles اننى اتمنى فقط قبل ان تنتهى هذه المهمه ان تكون لدى الفرصه لاستخدمك بنفس الطريقه التى استخدمته بها
    Pek aklıselim değil ama fırsat verildiğince etkileyici şekilde vahşi. Open Subtitles ليس بتلك الفطنه لكن وحشيته لافته عندما تتاح له الفرصه
    Adım Praveen Manvi ve bu fırsat için hepinize çok teşekkür ederim. TED إسمي برافين مانفي وأشكركم كثيراً علي هذه الفرصه.
    Ben Orléans'a gitmeden önce barış içinde ayrılması için ona bir fırsat vereceğim. Open Subtitles اريد ان اعطيه الفرصه ليرحل فى سلام قبل ان اصل الى اوليانز
    Bu işe dahil olmak için bir şansın vardı, istemedin. Open Subtitles سنحت لك الفرصه في ان تدخل بهذه المسأله , لكنك رفضت
    Orada sağ kalma şansın ne sanıyorsun? Open Subtitles وما الفرصه التى لديك لتبقى على قيد الحياه هنا؟
    Bir savaşçı, gerçek güce sahip olmak için bir şansım vardı! Open Subtitles لقد سنحت لي الفرصه لتكون لدي القوه الحقيقيه لكي اصبح محارب
    Böylece bu iş bittiğinde, buradan gitmek için bir şansımız olacak. Open Subtitles لذلك ستكون لدينا الفرصه للخروج عندما ينتهى ذلك الامر
    Bu konuşmanın başında elini kaldıranlarınızın her biri fırsatın, müdahalenin, desteklenmenin ve sevginin gücünün yaşayan, nefes alan bir örneğidir. TED كل واحد منكم رفع يده في البداية مثال حي على فعالية الفرصه الثانية، وفعالية التدخل، والدعم والحب.
    5000 yıl önce buna fırsatım olmamıştı. Thinien'i savaşa sürememiştim. Open Subtitles منذ 5000 سنه لم تسنح لى الفرصه لاستدعى فيدين لمعركتنا
    Her şansını kullan. Open Subtitles فلتدللي الفتى فى كل مره تُتاح لكِ الفرصه
    Satın alma teklifine bakma şansınız oldu mu diye merak ettim. Open Subtitles آتسآئل لحد آلان إذا سنحت لك الفرصه للإطلاع على عرض الشراء
    Ayrıca sana söylemek istediğim bir şey vardı. fırsatını bulmuşken diyeceklerimi iyi dinle. Open Subtitles ايضاً لدي ما أخبركِ به بما ان لدي الفرصه الان , أستمعي لي
    Belki de içimizdekileri birbirimize dökmek için bu son fırsatımız olabilir. Open Subtitles حيث انه من الممكن ان تكون هذه الفرصه الاخيره لاخراج ما في انفسنا
    Bu piçi yakalamak için bana verdiğin bu şansa minnettarım. Open Subtitles وانا اقدر لك ان تُعطيني هذه الفرصه للقبض على الوغد
    Güzel bir prensesle, baş başa yemek yeme şansına her zaman erişemiyorum. Open Subtitles لا يحدث غالباً أن تتاح لي الفرصه لتناول العشاء بمفردي مع أميره جميله.
    Ya tehlikeyi göze alıp kanser olmam. Open Subtitles أولاً ، أستغل الفرصه و لا يأتيني السرطان

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus