Beni, en iyi arkadaşı olduğum için değil en iyisi olduğum için seçecek. | Open Subtitles | لن تختارني لأنّها صديقتي الفضلى ستختارُني لأنّني الأفضل |
Her şeyde en iyisi olmak gibi obsesif bir takıntım var. | Open Subtitles | لدي حاجة ملحة لأن أكون الفضلى في كل الأمور |
- Hayır. O benimle. Böylesi onun için en iyisi. | Open Subtitles | -لا، سيبقى معي، أنا فرصته الفضلى |
O seni dışarı çıkarmak için tek şansımız. | Open Subtitles | إنه فرصة الفضلى لإخراجك من هنا. |
Eger hakliysaniz Ajan Dunham Noreen Miller'i kurtarmak için tek sansimiz Profesör McClennan'i bulmak. | Open Subtitles | إن كنتِ محقّةً يا حضرة العميلة (دونام) فإيجاد الأستاذ (مكلانين) هي فرصتنا الفضلى لإنقاذ (يورين ميلر) |
- Hayır. O benimle. Böylesi onun için en iyisi. | Open Subtitles | -لا، سيبقى معي، أنا فرصته الفضلى |
İşte bu yüzden en iyisi sensin. | Open Subtitles | -هذا لأنّك الفضلى |
Eğer haklıysanız Ajan Dunham Noreen Miller'ı kurtarmak için tek şansımız Profesör McClennan'ı bulmak. | Open Subtitles | إن كنتِ محقّةً يا حضرة العميلة (دونام)، فإيجاد الأستاذ (مكلانين) هي فرصتنا الفضلى لإنقاذ (يورين ميلر). |
Darhk şu anda saklanıyor. Bir şey değişmediği sürece Andy onu yakalamak için tek şansımız. | Open Subtitles | {\pos(190,230)} (دارك) توارى، والآن ما لم يتبدّل الوضع، فإن (آندي) فرصتنا الفضلى للوصول إليه. |