Açıkçası, bunun için size teşekkür etmem gerek. | Open Subtitles | بأمانة أنتم الفضل في هذا.. |
Aslında bunun için Harold'la sana teşekkür etmem gerekiyor sanıyordum. | Open Subtitles | في الحقيقة، اعتقدت أن الفضل في ذلك كان يعود لك ولـ(هارولد) |
Amelia sana teşekkür etmem gerektiğini söyledi. | Open Subtitles | أخبرتني (أميليا) أنّ لك الفضل في ذلك |
Hakkını vermek gerekirse harika bir danışmanı vardı. | Open Subtitles | بالطبع كان الفضل في هذا أنه... كان لديها ناصح بارع لا، ليس هى |
Hakkını vermek gerekirse harika bir danışmanı vardı. | Open Subtitles | بالطبع كان الفضل في هذا أنه... كان لديها ناصح بارع لا، ليس هى |
Hayattalar. Bundan sen de kendine pay çıkartabilirsin. | Open Subtitles | إنهم أحياء، يمكنك الحصول على بعض الفضل في هذا |
Scotland Yard'da benim başarımdan kendine pay çıkarmıştı. | Open Subtitles | هو تولى الفضل في نجاحاتي في شرطة "سكوتلاند يارد". |
Bu fikir için Hakkını almalıydın, dostum. | Open Subtitles | يجب أن يكون لك الفضل في هذا الأمر |
Hakkını sana da vereceğim. | Open Subtitles | ساقول انك صاحب الفضل في حال فوزنا |
Bunun için Cuddy'ye Hakkını vermek lazım. | Open Subtitles | (وأعزو الفضل في ذلك لـ(كادي |
Buraya birdenbire gelip başarılarımdan kendine pay çıkaracağını sanıyorsan... | Open Subtitles | إذا كنت تعتقد أنه يمكنك الأنقضاض هنا وأخذ الفضل في إنجازاتي ... |
kendine pay çıkarttın mı? | Open Subtitles | -أأخذتَ الفضل في الفعلة؟ -حسنٌ، أجل. |