| Dekstroz'un içine virüs enjekte ediyorlar ve bütün olayı mahvediyorlar. | Open Subtitles | انهم يقومون بحقن الفيروس في الدكستروز ويقومون بتلويث الصفقة كلها |
| Kanlarındaki virüs ön testlerde anladığım kadarıyla orijinalinden pek farlı değil... | Open Subtitles | الفيروس في دمهم قريب كفاية للأصلي الذي تعرفت عليه أختباراتي السابقة |
| virüs, Nijerya’da bu dört strateji ve insanların bunları uygulaması sayesinde virüs durduruldu. | TED | تم إيقاف الفيروس في نيجيريا عن طريق هذه الإستراتيجيات الأربعة. و بدأ الناس بتطبيقها، بالطبع. |
| Buradaki fikir, karantina, sosyal mesafe ve seyahat kısıtlamasının kombinasyonu yoluyla Virüsü her yerde eş zamanlı olarak konakçılardan mahrum bırakmak. | TED | تكمن الفكرة هنا في تجويع الفيروس في نفس الوقت في كل مكان، عبر سلسلة من الحجر الصحي والتباعد الاجتماعي وتقييد السفر. |
| Nükleer santralleri etkileyen Virüsü yüklemek için buranın sunucusunu kullanıyor olmalılar. | Open Subtitles | لابد أنه استغل السيرفر الخاص بهم لتحميل الفيروس في المفاعلات النووية |
| Casey Virüsü kemirgenlere, maymunlara enjekte etti... ve bir ay içinde virüsün genetik gelişimini öğrenmiş olacağız. | Open Subtitles | زرع كايسي الفيروس في قوارض وقرود وإذا لم نواجه مشاكل |
| Deneysel beslenme yoluyla virüs verilen maymunlarda görüdüğünüz gibi belirli bir bağışıklık mekanizmasının hastalık tarafından baskılandığı belirlendi | TED | في تجارب معملية على القرود، يمكنكم رؤية أن الفيروس في الحقيقة يبطل عمل عامل معين في الجهاز المناعي. |
| virüs numunede mevcutsa, genetik kodun benzersiz bölgelerini tamamlayıcı primerler tanımlar ve enzimler kopyalar. | TED | إذا وُجد الفيروس في العيّنة، فإنّ مناطق رموزه الوراثية الفريدة ستُحدَّد عبر مؤشّرات تكميليّة وتُنسَخ بواسطة أنزيمات. |
| Pekala, ölürsünüz, yani virüs yoğunluğunuz sıfıra iner. | TED | حسناً .. سوف تموت أي ان نسبة الفيروس في جسدك ستصبح صفراً |
| Tabancayı vurursanız virüs her yere yayılır! | Open Subtitles | ان اصبتم المسدس سيتناثر الفيروس في المكان |
| Teknisyenimiz bir virüs örneği yüklediğinde ReadyFace tarafından analiz edilir ve yüz grafiğine dönüştürülür. | Open Subtitles | الموظف التقني يضع عينة من الفيروس في المدخل حيث يتم تحليلها من قبل الجهاز ويتم ترجمتها الى رسم وجهي |
| Efendim, elimde, Nabimbia'daki virüs salgınının panzehiriyle ilgili şok edici bilgiler var. | Open Subtitles | لدي بعض المعلومات الخطيرة حول.. اندلاع الفيروس في ناميبيا و علاجه. |
| Eğer virüs sistemindeyse, inşallah bu virüsün yayılma oranını düşürecek. | Open Subtitles | اذا كان الفيروس في نظامك, نأمل ان هذا سوف يقلل من معدل نموها بِرَبك |
| O mercekteki çatlak, merhemdeki sinek, verilere sızmış bir virüs. | Open Subtitles | إنه الشرخ في العدسة الذبابة على العسل الفيروس في البيانات المفسد |
| virüs salgını, günler içinde bütün dünyaya yayıldı. | Open Subtitles | و انتشر الفيروس في انحاء العالم في غضون ايام |
| O mercekteki çatlak, merhemdeki sinek, verilere sızmış bir virüs. | Open Subtitles | إنه الشرخ في العدسة الذبابة على العسل الفيروس في البيانات المفسد |
| Virüsü havada kurutursanız, stabilitesini korur. | TED | إذا جففت الفيروس في الهواء، فإنه يحافظ على استقراره. |
| Anlamıyorum. Bu Virüsü ana gemiye nasıl yerleştireceğiz? | Open Subtitles | كيف بالضبط يمكننا ادخال الفيروس في السفينة الأم ؟ |
| Eski kocanıza karşı sadakatinizi anladığımı sanıyorum... ama ikimiz de biliyoruz ki... bu virüsün ABD'de ortaya çıkma olasılığı sıfır. | Open Subtitles | أتفهم إخلاصك لزوجك السابق لكننا نعرف كلانا أن احتمالات ظهور هذا الفيروس في أميركا معدومة |
| - Gibson'a kan testleri uyguladık ve bünyesinde virüsün olduğuna dair bulgular var. | Open Subtitles | نحن عملنا فحوص دمّ على جيبسن، ومولدر، هناك دليل الفيروس في نظامه. |