"القابس" - Traduction Arabe en Turc

    • Fişi
        
    • fişini
        
    • Fiş
        
    • prize
        
    • priz
        
    • dolgu
        
    • fişimi
        
    • vidayı
        
    Ben de Fişi takmak için arkaya gittim, arka kapak düştü ve-ve işte oradaydı. Open Subtitles فعندما ذهبت لأضع القابس الكهربائي سقط الجانب الخلفي ورأيتها
    Fişi çekmemi istiyorsan bir kere gözünü kırp. Open Subtitles اغمزي مرة إذا اردتني ان اسحب القابس الكهربائي
    "Dinle Randy" yok, "asla" yok ve üstünde hüzünlü, Fişi çekin resmi olan el ilanları yok. Open Subtitles ولا كتيّبات عليها صورة انتزاع القابس المحزنة يقام الناس من الأموات طوال الوقت
    İşin sonunu getirmeye yardım etmek için kocamın fişini çekmeyeceğim. Open Subtitles وأنا لن أفصل القابس عن زوجي لأساعد مؤخرتك
    fişini çeker ya da seni yastıkla boğardım. Open Subtitles أسحب القابس أو أضع وسادة فوق رأسك، أيّاً يكن
    Üzerinde Fiş girecek kadar delik falan yok mu? Hayır. Open Subtitles هل لديها فتحة بحجم القابس قليلاً أو ما شابه؟
    Fişi prize takarken sırtım tutuldu ve sana söylemek istemedim. Open Subtitles لقد اذيت ظهري وانا اشبك القابس ولم ارد اخبارك
    Fişi çekmemizin onun için en iyisi olduğunu düşündük. Open Subtitles قرّرنا أنه من الأفضل أن نسحب القابس وندعها ترقد بسلام
    Ve oyunun Fişi çekildiğinde... oyunla birlikte o da ölür. Open Subtitles وعندما يتم سحب القابس عن اللعبة ستموت معها
    Son görev demişken, sadece Fişi çekip buradan gideceğiz, değil mi? Open Subtitles حسنا, بما أننا نتحدث عن الإعدام نحن سنقوم بسحب القابس على هذا المخيف و نخرج من هنا, صحيح؟
    Fişi çekecekseniz, ışıklar kapanana kadar orada durmanız gerekiyor. Open Subtitles حسنا, يعني مثلا أن تفعل شيء مثل أن تسحب القابس. و عليك البقاء هناك حتى تطفئ الأضواء.
    Lütfen o Fişi prize takıyordum deme bana. Open Subtitles أرجوك قل لي أنكَ لن تضع القابس في ذلك المأخذ
    Bunlar son borular ama bir türlü Fişi takıp, işi bitiremiyorum. Open Subtitles هذه المكنسة على وشك الموت ولكنّفقطلا يمكنني.. أن أسحب القابس
    Eğer fazla derine inecek gibi olursan fişini çekip seni eve götüreceğim. Open Subtitles إذا هذا حصل بشكلٍ سيئ، سأسحب القابس وأُخرجكِ من هنا.
    Askeriye eserlerimin fişini çektiği gün öldüm. Open Subtitles اليوم الذي سحب فيه الجيش القابس عن أختراعي، قتلني الأمر.
    Birinin fişini çekmiş şekilde yaşamak istemiyorum. Open Subtitles لا أريد أن أعيش و أنا ساحب القابس على شخص ما. لا.
    Hastanede babamın fişini çekmek zorunda kalışımın üstüne güzel bir değişiklik oldu. Open Subtitles كان شعورا جميلا عندما كان علي ان اسحب القابس من ابي في المستشفى
    Fiş miş çeksek olmaz mı? Open Subtitles لا يمكن لنا مجرد سحب القابس أو شيء من هذا؟
    Bu, dolaptaki priz. Isıtıcı buna takılıydı. Open Subtitles هذا القابس الكهربائي من داخل الخزانة حيث وصلت به مدفأة كهربائية
    LCL dolgu soğutucusunu en yüksek seviyeye çıkarın. Open Subtitles الأولوية لتبريد سائل الربط المتصل في القابس!
    Evli olmamız iyi oldu. Eğer anneme kalsaydı, sonsuza kadar fişimi çekmez ve beni bir bitki ot yaşatırdı. Open Subtitles لو كان الأمر عائداً لأمي لما سحبت القابس وسأكون قابع للأبديه

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus