"القاحل" - Traduction Arabe en Turc

    • kurak
        
    • çorak
        
    • kısır
        
    • Barrens
        
    ABD genişliğinde olan bu kurak dünya gezegendeki en kudretli kum fırtılarını üzerinize yağdırabilir. Open Subtitles إنَّهابحجمالولاياتالمُتحدة، وباطنها القاحل يُمكن أن يُطلق أكبرالعواصفالرمليةعلى الكوكب.
    Bu deltanın kurak iklimde gerçek vahası bulunmakta. Open Subtitles هذه الدلتا تعتبر واحة حقيقية في المناخ القاحل
    Ölü Deniz Parşömenleri, Judean çölündeki mağaralarda 2000 yıldan uzun ömürlerini kurak iklime ve zararlı güneş ışınlarından korunmalarına borçludurlar. Open Subtitles لفائف البحر الميت صمدت ألفي سنة في الكهوف بصحراء (يهودا)، تدين بطول عمرهم للمناخ القاحل وضعف تأثير نور شمس عليها.
    çorak buz örtüsünün ortasında altı adet tahta kulübe. Open Subtitles ستة أكواخ خشبية وسط الغطاء الجليدي القاحل
    çorak ve kapkara olan buzulun artık parıldayan bir halesi ve bir kuyruğu var. Open Subtitles جبل الجليد الأسخم القاحل يحول الأن الى هالة متوهجة وذيل
    Bu çorak çölde yeterli yiyecek bulmak için, bi kutup tilkisi günde 60mil (96km) yolculuk etmek zorunda kalabilir. Open Subtitles للعثور على طعام يكفي في هذا البوار القاحل فربما يرتحل الثعلب القطبي الشمالي ستين ميلاً في اليوم
    Bu kısır evliliğin bizimle ne alakası var? Open Subtitles وما علاقة هذا الزواج القاحل بينى وبينك ؟
    Yaşlıları, kasabayı, Barrens'ı, hatta doğmamış çocuğu bile lanetledi. Onlara onun bebeği olmadığını söyledi... Open Subtitles ملعونة من زعمائها ومدينتها ومكانها القاحل حتى جنينـها قالت لهم لم يكن يخصها..
    Fakat onların kölesi haline geldi ve öfkeli pişmanlıkla söyleniyor: "Ve sonra sizi sevdim,/ Ve sizlere adanın tüm özelliklerini gösterdim/ Serin kaplıcalar, tuzlu sular, çorak yerler ve bereketliler./ Böyle yaptığım için lanetlendim!" Bu gürleyen dil ve kaynayan öfkeyle, Caliban, Prospero'ya sürekli kimin önce geldiğini hatırlatıyor: ada, annem Sycorax'dan bana kalmıştır, onu sen benden aldın. TED لكنه منذ إذٍ يصير عبدا لهم، ويصرخ في حسرة وغيظ: "ومن ثمّ أحببتك، وأريتك كل خصائص الجزيرة العيون العذبة والآبار المالحة، والمكان القاحل والخصب لتحلّ عليّ اللعنة على ما فعلت بلهجته المدوية وغضبه المستشيط يذكر "كاليبان" "بروسبيرو" باستمرار بما كان من قبل: "هذه الجزيرة لي، ورثتها من "سيكوراكس" أمي، والتي أخذتها مني."
    Kadın kısır toprağı verimli yapmalıdır. Open Subtitles -ان المراة ايضا تجعل القاحل مثمرا
    Pine Barrens'ın orada. Open Subtitles هناك في داخل الصنوبر القاحل

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus