| eski şehir, yüksekteki doğal bir setin üstüne inşa edilmişti. | Open Subtitles | لقد بُنيت المدينة القديمة على سدٍ طبيعي على الأرض المرتفعة |
| Parmağındaki iki eski yanık izi elinde sigarayla uyumaya eğilimli olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | والحروق القديمة على أصابعك تعني أنك كنت تريد أن تطفئ سيجارة بيدك |
| eski malzemenin üstüne yeni çizgi çekerek çifte kazanç elde etmek denilir buna. | Open Subtitles | فذلك يُدعى بالوجرِ المُزدوج، حيث يتم وضع مادّة لزقة مثل القديمة على القمّة. |
| eski güç tamamen almak (indirmek) ile ilgiliydi. Yeni güç, veriyor (yüklüyor). | TED | تعتمد القوة القديمة على التحميل، والقوة الحديثة على الرفع. |
| Örneğin eski bir kilisenin görünüşünü beğenebilirim, ama bu aynı şey değildir. | TED | قد يروقني منظر الكنيسة القديمة على سبيل المثال، ولكن هذا مختلف عن ذاك. |
| Piyanoda bu eski şarkıyı buldum. | Open Subtitles | لقد وجدت هذه الأغنية القديمة على مقعد البيانو ، إنها ساحرة |
| Şimdi de babam gibi eski usul bir içki hazırlayacağım. | Open Subtitles | سأجهز مشروبا على الطريقة القديمة على طريقة والدي القديمة |
| Bunlar daha uzun pistlerin eski planları. | Open Subtitles | هذه هي الطائرات القديمة على المدرجات الأطول |
| IQ'su 70 olan birine bilgisayarındaki eski dosyalara nasıl erişeceğini ve çalıştıracağını göstermiş olabilir mi ? | Open Subtitles | هل يمكن أن يجعل رجل ذكاءه 70 يتمكن من الدخول و معالجة الملفات القديمة على كمبيوتره ؟ |
| eski lisemiz iflasın eşiğindeymiş. | Open Subtitles | مدرستنا العليا القديمة على حافة الإفلاسِ. |
| eski yaşadığım yere döneceğim, gâliba. Ya sen? | Open Subtitles | أعود إلى منطقتي القديمة على ما أعتقد ماذا عنكِ؟ |
| Costelloların mutfağına gittiğimde yerde eski buzdolabının izlerini gördüm. | Open Subtitles | عندما ذهبت إلى مطبخ آل كاستيللو رأيت العلامات للثلاجة القديمة على الأرضية |
| 5 dakika ötedeki eski çiftlik evi, kuzeyde. | Open Subtitles | المزرعة القديمة على بعد خمسة دقائق شمال المطحنة |
| eski kitaplarınızı masalarda bırakın, kapağın iç kısmına da... isimlerinizi yazın. | Open Subtitles | أتركوا القديمة على طاولاتكم وأكتبوا أسماءكم على العلبة و على الغلاف الداخلي للكتب الجديدة |
| O zamana kadar da eski bir deniz hikayeleriyle zaman geçirebiliriz. | Open Subtitles | حتى ذلك الحين ، ربما تساعد قصة من قصص البحر القديمة على تمضية الوقت |
| Çocuklar, eski dairemdeyken başıma birçok çılgınca şey geldi. | Open Subtitles | يا أولاد لقدْ دخلتُ على كثير ٍ من الأمور الجنونية في شقتي القديمة على مر السنوات |
| O eski bisikleti zaten kullanmıyordum. | Open Subtitles | فأنا لم أكن أستخدم تلك الدراجة القديمة على أى حال |
| İlk olarak eski sit-comları izlemeyi bırakmalısın. | Open Subtitles | تحتاج الى التوقف عن مشاهدة العديد من المسرحيات الهزلية القديمة على هولو |
| Modern olmak için o kadar uğraşıyor ama yine de sırtına o eski köy büyüsünü mü takıyor? | Open Subtitles | إذن، هي تحاول أقى جهدها لتكون عصرية، و مع ذلك مازالت ترتدي تلك التعويدة القديمة على ظهرها |
| Bu eski evler kömürle ısınıyor, değil mi? | Open Subtitles | هذه المنازل القديمة على إستخدام الفحم، أليس كذلك؟ |