Diğer iblisler onlar üzerinde deneyler yapmışlar, onları yok edilemez yaptılar. | Open Subtitles | الشياطين الأخرى جربت جعلهم من الممكن القضاء عليهم. |
Onu tanıyorum. onları yok etmeden önce Üçlü'yü uyaracaktır. | Open Subtitles | أنا أعرفه ، إنه سيعمل على تحذير الثالوث قبل أن نستطيع القضاء عليهم |
O zaman da, Suudi Arabistan Kralı onları yok etmeyi gerekli görmüştü çünkü onlar da gidip tüm İslam alemini ele geçirmek istemişti. | Open Subtitles | والذي وجد ملك السعودية عبد العزيز وقتها أنه من الضروري القضاء عليهم لأنهم أرادوا الخروج أيضاً لاحتلال |
Hemen yok edilmeliler. | Open Subtitles | يجب القضاء عليهم تماما |
- Bu yüzden yok edilmeliler. | Open Subtitles | لذلك يجب القضاء عليهم |
Şunu söyleyebilirim önünde iki seçenek vardı onları yok etmek, ya da onlar için ölmek. | Open Subtitles | لا يُمكنني أن أقول لك ماذا تفعلين كان لديه خياران إما القضاء عليهم أو الموت من أجلهم |
Önünde iki seçenek vardı onları yok etmek, ya da onlar için ölmek. | Open Subtitles | كان لديها خياران إما القضاء عليهم أو الموت مِن أجلهم |
Bu çocuklar onları yok edecek. | Open Subtitles | هؤلاء الأطفال يجب القضاء عليهم. |
Mesela Baudelaire yetimleri Kont Olaf'tan korkuyordu ve bu tamamen mantıklıydı çünkü o, onları yok etmek isteyen kötü bir adam. | Open Subtitles | مثلاً، خاف أيتام عائلة "بودلير" من الكونت "أولاف"، وهذا أمر منطقي تماماً، لأنه شرير يريد القضاء عليهم. |
onları yok etmek, ya da onlar için ölmek. | Open Subtitles | إما القضاء عليهم أو الموت مِن أجلهم |
- Şey, tam onları yok etmek üzereydik ama... - Ne? | Open Subtitles | ...حسنا ، لقد كنا على وشك القضاء عليهم ولكن - ماذا ؟ |
Lütfen onları yok edin. | Open Subtitles | أرجو منكم القضاء عليهم |
onları yok etmeliyiz. | Open Subtitles | علينا القضاء عليهم. |