Eğer o deliği bazı sızıntılar bazı nükleer çubuklara ulaşmadan önce açmazsak arkadaşlarımızın orada havaya uçacaklarını düşünüyorum. | Open Subtitles | إن لم نقم بفتح ذلك الثقب قبل أن يدرك ذلك الطين الملتهب القضبان النووية |
Duvarın çöküşü beton zeminde bombe yaratmış olmalı. Koryum nükleer çubuklara doğru daha hızlı yol alıyor. | Open Subtitles | سقوط الجدار تسبب في تشوية الأرضية الإسمنتية الكوريوم" يتحرك بسرعة نحو القضبان النووية" |
Walker, bizi nükleer çubuklara götürecek çok önemli bir ipucunu ortadan kaldırdı! | Open Subtitles | (ووكر) قتلت رجلاً قيماً ربما كان سيوصلنا لهذه القضبان النووية |
Nükleer çubuklar iki teröristle birlikte bir Zodiak bottaymış. | Open Subtitles | القضبان النووية على قارب مطاطي ومعها اثنين من الإرهابيين |
Böylece nükleer materyalin izini sürmeye devam edebileceğiz. | Open Subtitles | حتى نستطيع أن نعاود تعقب القضبان النووية |
CTU nükleer materyalin hâlâ şehir dışında olduğuna inanıyor. | Open Subtitles | "وحدة مكافحة الارهاب" تعتقد أن القضبان النووية لا تزال خارج المدينة |
Şüphelendiğimiz gibi, nükleer çubukları ülke dışına çıkarmaya çalışıyormuş. | Open Subtitles | وكما شككنا، لقد كان يحاول تهريب القضبان النووية خارج البلاد |
Farhad'ın emrindeki adamlar, kendisine cephe almış ve nükleer çubuklara el koymuşlar. | Open Subtitles | الرجال الذين عمل معهم (فرهاد) انقلبوا ضده، ولقد أخذوا القضبان النووية |
Jack nükleer çubukları arıyor ve yardımımıza ihtiyacı olabilir. | Open Subtitles | (جاك) يبحث عن تلك القضبان النووية وقد يكون بحاجة مساعدتنا |