"القلعةِ" - Traduction Arabe en Turc

• Şato
• kaleye
• Şatosu
• şatoya
• şatoda
• şatonun

Şato ve parktaki kadınlar böyle giyinirler.
النِساء في القلعةِ والمتنزهِ بيلبسوا كدة

Hiçbir yere gitmiyoruz. Burada kalıp Şato Dünyası'yla boy ölçüşeceğiz.
لذا نحن لن نذهب الى اى مكان سوف نبقى هنا ونتنافسَ مع عالمِ القلعةِ.

kaleye giden su yollarını kestik.
قَطعنَا المَمْر المائي إلى القلعةِ

Adamlara söyle, kaleye zorla girsinler!
أخبرْ الرجالَ لإقتِحام القلعةِ

Birden müsaidim ve elimde Chantelle Şatosu için iki kişilik rezervasyonum var.
وأنا عِنْدي a حَجْز لإثنان في القلعةِ Chantelle. مرحباً؟

Geleceğini güvence altına alacağın şatoya gideceksin.
متلهّف لإِسْتِمْرار رحلتكَ إلى القلعةِ النبيلِ، الذي قَدْ حَسناً جداً يَجْمعُ ثروتَكَ.

Bu eski şatoda ne işimiz var?
ماذا نُريدُ من هذه القلعةِ القديمةِ؟

Sayın yargıç, müvekkilim şatonun bedelini ödemek için... uzaklarda harıl harıl çalışırken, karısının faaliyetlerinin... tamamen fedakar olmadığına işaret ediyor.
حضرتك، زبوني يؤدي النقطةَ ببساطة بينما هو كَانَ بعيداً العَمَل بشدّة لدَفْع ثمن القلعةِ نشاطات زوجته قَدْ لا تكون إيثاريه كليَّاً

Şato seni kendine çekiyor.
أنت يَجِبُ أَنْ تَذْهبَ إلى القلعةِ.

Şato yıkılmadan önce,
قبل القلعةِ حُطّمتْ،

Şato Dünyası'na.
- إلى عالمِ القلعةِ!

Iga kazandı. kaleye git.
{\3cHFFFFFF\bord2}{\1cH907000\3cHFFFFFF\b1\} الإيجا رَبحَت إذهبْ إلى القلعةِ

Onları kaleye götürün.
خُذْهم إلى القلعةِ.

Bizi kaleye kadar kovala!
طاردْنا إلى القلعةِ.

Chantelle Şatosu'nda neler olduğunu biliyor musunuz?
تَعْرفُ ماذا يجري في القلعةِ Chantelle؟

- Chantelle Şatosu'na hoş geldin.
- مرحباً بكم في القلعةِ Chantelle.

Korku Şatosu'nda mı?
من جولةِ القلعةِ المخيفةِ؟

Vuducu şatoya gitmem için beni kandırdı.
سَحرَ الرّجلَ، الذي خَدعني في أن أَذْهبُ إلى القلعةِ.

- Evet,şatoya gidicem.
- نعم، أَنا ذاهِب إلى القلعةِ.

şatoya gidiyor!
يَذْهبُ إلى القلعةِ!

O şatoda ne sakladığını öğreneceğim. Seyret.
لأَجدُ ما تَخفي الى في تلك القلعةِ.

İrlanda'ya git, şatoda çalışanları görevden al... ve bu işi halletmiş olacağız.
إذهبْ إلى إيرلنده،ازيليُ الاشياء في القلعةِ - ونحن سَنُنظّمُ هذا.

-Yaşlı şatonun daimi bekçisisin,ha?
-تحرسُ القلعةِ القديمةِ، أليس كذلك؟