Depozito ücretlerine rağmen, denize giden bu çöpün büyük bir kısmı ise plastik içecek şişeleri oluyor. | TED | بالرغم من الرسوم المفروضة فإن معظم تلك القمامة المتجهة نحو البحر هي القوارير البلاستيكية للمشروبات |
Selam genç kadın. Elini sıkardım ama şimdi şişeleri inceliyorum. | Open Subtitles | أود أن أصافح يديك, و لكني أتفحص هذه القوارير |
Peki, kaç şişe içersem zararlı olmaya, sağlık problemlerim ortaya çıkmaya başlar? | TED | حسناً، كم من هذه القوارير ستنفد قبل أن تخبروني أن لدي مشكلة؟ |
Okey. Biraz boş şişe üzerinde dans etsin. | Open Subtitles | حسناً، دعه يرقص على بعض القوارير الفارغة قبل التوجه إلى هناك |
PET (Poli-Etilen Tereftalat) şişeler, (kapaksız olsalar) denizde batacak ve medeniyetten bu kadar uzaklaştırmayacaklar. | TED | القوارير المصنوعة من تيريفثاليت البولي إثيلين ستغرق في ماء البحر ولن تستطيع الوصول لهذا البعد عن الحضارة |
İlk bakışta, şişelerden ve tüplerden oluşan bir ürün yelpazesini andırıyor, aslında dikkatlice tasarlanmış, hepsinden önce, burada bir şişe var bu buharlaşan bir okyanusu temsil ediyor, ve buradaki bir başka şişe ile ilintili ve bu şişe de atmosferi temsil ediyor.. | Open Subtitles | من اللمحة الأولى تبدو كتشكيلة من القوارير و الأنابيب لكنها قد صممت بعناية ل |
Tam 3,2 ton. şişelerde depolanmış rüzgarla çalışıyor. | TED | إنها 3.2 طن وهذه تعمل على الرياح المخزنة في القوارير |
Tamam, iyi o şişeleri dolum başlar. | Open Subtitles | . حسناً ، من الأفضل أن تبدئي بتعبئة هذه القوارير |
O şişeleri geri çalacağım ve yaptığının cezasını çekecek. | Open Subtitles | سأستعيد تلك القوارير مرة ثانية وسأجعله يدفع الثمن |
Tüm hedefleri ortadan kaldırmanız ve ve şişeleri güvenli bir şekilde ele geçirmeniz emredildi. | Open Subtitles | لكن هناك أوامر جديدة جاءت لتوها الأوامر هي القضاء على كل الأهداف وتأمين القوارير |
Bu şişeleri aldığınız yere bırakın tamam mı beyler? | Open Subtitles | ضع هذه القوارير في الخلف ولا يهم من إين حصلت عليها, حسنًا يا رجل ؟ |
Bu şişeleri aldığınız yere bırakın tamam mı beyler? | Open Subtitles | ضع هذه القوارير في الخلف ولا يهم من إين حصلت عليها, حسنًا يا رجل ؟ |
Ama günlerdir süren uyuşukluğunuz, mide bulantınız ve kağıt sepetine attığınız küçük ilaç şişeleri gözümden kaçmadı. | Open Subtitles | لا أستطيع المساعدة لكن ألاحظ الخمول الغثيان... القوارير المستمرة بالإلقاء... في سلة المهملات |
Hatta evin önünde şişe roketi atmayı bile düşündüm. | Open Subtitles | حتّى أني تخيّلتُ أننا نقذف صواريخ مصنوعة من القوارير |
Otel odaları ve şişe servisleriyle birlikte. | Open Subtitles | والتي فيها تلك الخيم الصغيرة و خدمة القوارير |
Tek arayıp soran şişe kapaklarından mücevher yapan adamdı. | Open Subtitles | الشخص الوحيد الذي بقي على متواصلاً هو الرجل الذي يبيع المجوهرات التي يصنعها من القوارير. |
Bu zamanda iyi bir şişe bulmak çok zor. | Open Subtitles | يصعب العثور على القوارير الجيّدة هذه الأيّام |
şişe açacağını bulamıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع إيجاد فاتحة القوارير. |
Yani şişeler kesin orada. | Open Subtitles | إذن بالطبع هذا هو المكان الذي توجد فيه القوارير حاليًا |
Genellikle şişeler, öyle değil mi? | Open Subtitles | القوارير في اغلب الاوقات ، صحيح ؟ |
Biraz eğlence isterse de, aynalara birkaç tane masa falan fırlatıp adama göz dağı verin ve o şişelerden de bir miktar alın çünkü o şampanyalar oldukça pahalı. | Open Subtitles | ان كان يريد ان يقضي وقتا ممتعا ارمي عددا من تلك الطاولات على المرأة اجعله يشعر بالالم هو وموظفيه وخذ عددا من تلك القوارير لإنها شمبانيا غالية |
Bu küçük şişelerde tüm kutsal dağlar mevcut. | Open Subtitles | ...في هذه القوارير تكمُن الجبال المقدّسة... |