Peki, ama kek dükkanımız için de böyle mi düşünüyorsun? | Open Subtitles | حسناً، لكن هل تشعرين بذلك نحو متجر الكب كيك أيضاً؟ |
Unutmadan, kek kartvizitimizden biraz daha fazla çıkarttım. | Open Subtitles | قبل ان انسى لقد قمت بطباعة الكثير من كروت مشروع الكب كيك |
Evet. kek işine odaklanmak için bu çok önemli. | Open Subtitles | نعم , انه من المهم ان نركز على مشروع الكب كيك |
300 kişilik düğüne kekler için ve düğün pastası için fiyat öğrenmek istiyor. | Open Subtitles | تريد أن تساوم في ثمن كعكة الكب كيك للزفاف، وكعكة كب كيك للعريس، لأجل 300 ضيف. |
Arkadaşını hastaneye götürdü ve beni Kekleri taşırken bıraktı. | Open Subtitles | لقد أخذت صديقتها للمشفى و جعلتني هنا أحمل كل هذا الكب كيك |
Nina, eğer kek yapıyorsanız belki de biraz kek dağıtırsınız, böylece açlıktan ölmeyiz. | Open Subtitles | نينا اذا كنتم خبازين , ربما يجب عليكم توزيع بعض الكب كيك علينا لكي نجوع جميعا |
Tabağa biraz kek koyun çünkü orada bir şeyleri ikiye ayırıp... bir yarısını parçalayıp diğer yarısını yiyecek bir oda dolusu kadın var. | Open Subtitles | حسنا , ضعوا بعضا من الكب كيك في الطبق لأنني لدي غرفة مليئة بالنساء الذين يحتاجون لقطع شيء ما لنصفين |
Bütün bunları yapabilsem bile kazandığımız bütün para kek işi için gerekli. | Open Subtitles | حتى لو إستطعت إحبار نفسي على مرور بكل ذلك، سوف نحتاج كل فلس لدينا من مشروع الكب كيك. |
Bir yıl önce kek işimiz bile yoktu. | Open Subtitles | أقصد، السنة الماضية لم يكن لدينا مشروع الكب كيك. |
Sence birkaç bin tane kek yaksan, sende daha iyi olursun. | Open Subtitles | حسنا , لقد صنعت الالاف من الكب كيك من المفترض ان تصبح الامور افضل |
Biliyorum, daha önce yaptıklarınla uzaktan yakından alakası yok ama şimdi kendi kek işimizi yapıyoruz, mor fırınımız var ve 922 dolar kazandık. | Open Subtitles | انظري أنا أعلم بأن ذلك ليس قريب من وظيفتكي السابقة ولكن لدينا مشروع الكب كيك |
kek işimizi, bira hamurlu isfendan jambonlu bahar tatili kekimizin temsil etmesini istiyoruz. | Open Subtitles | نحن نريد كريمة البيرة والقيقب واللحم المقدد أن تمثل مشروع الكب كيك الخاص بنا |
Takımların kek yapıp para için yarıştıkları yemek kanalında gösterilen bir program. | Open Subtitles | إنه برنامج على شبكة الإعلام الخاصة بالطعام حيت تقوم الفرق بصنع الكب كيك والتنافس حول النقود. |
kek Savaşları'na gidebiliriz, ya da kek fahişesi olmaya devam edebiliriz. | Open Subtitles | تستطيع الذهاب إلى حرب الكب كيك، أو يمكننا الإستمرار في البقاء كعاهرات الكب كيك. |
Bekle, eğer kerhane düşünüyorsak neden kek işini düşünüyoruz ki? | Open Subtitles | مهلاً، إذا بيت الدعارة داخل النقاش، لماذا لا نسى حول الكب كيك هذا؟ |
kekler hakkında ne bir şey görmek ne de duymak istiyorum. | Open Subtitles | لا أريد أن أرى أو أسمع أو أفكر في المزيد من الكب كيك. |
Bi dakika! "M"! Sanırım küçük kekler ile ilgili birşey söyledim. | Open Subtitles | لحظة، ميم أعتقد أني قلت شيئاً عن الكب كيك |
Eğer tekerlerin altında öyle bir şey varsa ve Kekleri oraya götüremezsem bakıcılık işimi kaybedeceğim. | Open Subtitles | حسنا , اذا كان الجسم تحت العجلات وانا لم احضر الكب كيك الى هناك سوف اخسر وظيفة مجالسة الا طفال |
Arabaya biniyor. Kekleri bana ver. | Open Subtitles | إنها تركب في تلك السيارة، أعطيني الكب كيك. |
İşte, dün geceki çörek parasının kalanını alıp kahve ve taze meyve suyu aldım sana. | Open Subtitles | تفضلي ، أخذت ما تبقى من مال الكب كيك الليلة الماضية وأحضرت لكي قهوة وعصير طازج |
Bu gece bütün Keklerin satıldığını söylesem yine de iş başvurusunu yapacak mısın? | Open Subtitles | أنتِ، هل مازلت ستقدمين طلب لذلك العمل إذا أخبرتك أننا بعنا جميع الكب كيك الليلة؟ |
Gidip keki getirebilirim. | Open Subtitles | من أنتِ بالداخل؟ يمكنني أن سأختار الكب كيك وحسب |
İşte kekin. 5 dolar. | Open Subtitles | حسنا , هذه هي الكب كيك , وحقها 5 دولارات |
Oraya erken gideceğiz, çörekleri bırakacağız ve sanatçılar showa başlamadan gitmiş olacağız. | Open Subtitles | سنذهب هنالك مبكرا .. نوصل الكب كيك ونرحل قبل قدوم أي من الفنانين |