O zaman üniversitedeydim ve çalışmam gereken bir sürü ders vardı. | Open Subtitles | لقد كان ذلك في الجامعة، وكان .لدي الكثر من الفروض لأنجزها |
Yapacak bir sürü işim var. Ve aynı anda birden fazla yerde olamam. | Open Subtitles | لدي الكثر من العمل لأفعله أكون في كل الاماكن في وقت واحد |
Çok daha karmaşık bir şey. Bir sürü düğmesi var. Giysilerini korumak için. | Open Subtitles | هذه الآلة معقّدة أكثر لديها الكثر من الأزرار |
Kyle'ın zihninde şu an çok şey var, tamam mı? | Open Subtitles | كايل لديه الكثر مما يشغل باله الآن ,حسنا ؟ |
Zihnimi meşgul eden çok şey var. Benim de bir hayatım var. | Open Subtitles | هناك الكثر ممّا يشغل بالي فلديّ حياة أيضاً |
Suçluluk duygusundan kaçmak için çok şey yaptım. | Open Subtitles | فعلت الكثر من الأمور لأصرف الشعور بالذنب. |
Savunma Bakanlığında Çok fazla kesinti oldu, orada değilsin diye endişelendim. | Open Subtitles | هناك الكثر من القصور ،في الدفاع كنت قلقة ألا تكوني موجودة |
Ama Birçok muhteşem manzara resminin yanında üç portre yaptı. | Open Subtitles | ولكن عبر الكثر من المشاهد الطبيعية رسم ثلاث لوحات شخصية |
Gel Gene, yukarıda bir sürü oyunumuz var. | Open Subtitles | هيا جين ، لدينا الكثر من الألعاب الرائعة بالأعلى |
Bulmak adına bir sürü para da harcadı üstelik. | Open Subtitles | غرق الكثر من المال في العثور عليها، أيضًا |
Eve geldim ve haliyle biraz gürültülüydüm, bir sürü ses çıkardım. | Open Subtitles | عُدت إلى منزلي وكنتُ صاخبة جداً لذا قمتُ بعمل الكثر من الضجة.. |
Bir sürü şişmanda ırkçı imalar var. | Open Subtitles | الكثر من ملابس الرجال الضخام لها بعد عنصري |
Unutmayın, kulüpte bir sürü masum insan var. | Open Subtitles | تذكروا، هناك الكثر من الأبرياء في النادي |
Haklısın. Ödemem gereken çok şey var. Bizi kurtarmama izin verin. | Open Subtitles | إنّك محقة، ثمّة الكثر لأعوّض عنه دعاني أنقذنا |
Burada hâla yapılacak çok şey var. | Open Subtitles | لازل هناك الكثر يحدث حولنا يجب ان يُفعل شئ في امره |
Zamanını burada boşa harcadığını düşünüyorsan öğrenmen gereken çok şey var demektir. | Open Subtitles | لو ظننت أن وقتك هنا كان هباءاً، فأمامك الكثر لتتعلمه |
Bu başarısızlıklardan çok şey öğrendik. | TED | وتعلمنا الكثر من تلك الإخفاقات. |
- Hakkında çok şey duydum. | Open Subtitles | جاكي اخبرتني الكثر عنك أليس مثالي؟ |
Aşağıda,Ben Çok fazla (kumar)fişi sahibi bir adamım. | Open Subtitles | هناك بالأسفل ، إننى رجل يملك الكثر جداً من الرقائق |
Oh! Çok fazla olduğunu biliyorum, fakat talep edeceğimin hepsi bu kadar. İçtenlikle. | Open Subtitles | أعرف أنه الكثر لكن هذا كل ما أطلب بصراحة |
Söylemesi zor, büyünün Birçok türü var. | Open Subtitles | من الصب قول هذا هناك الكثر من أنواع السحر |