Onun hakkında çok şey okudu ama her şeyi değil. | Open Subtitles | أعلم بأنك قرأت الكثير عنه لكنك لم تقرأ كل شيء |
Kont hakkında çok şey yazmış, denemeye değer ne dersiniz? | Open Subtitles | .لقد كتب الكثير عنه يستحق البحث و التقصي ، صحيح؟ |
Ah, sen hakkında çok şey işittiğim yerli olmalısın. Keskin Göz? | Open Subtitles | لا بد أنك المواطن الأصلي الذي سمعت الكثير عنه. "إيغل آي"؟ |
Ama bana inanın, emin olun, açıklandığı zaman bunun hakkında çok şey duyacaksınız. | Open Subtitles | و لكن صدقوني ، كونوا واثقين عندما يحدث ذلك ، فسوف تسمعون الكثير عنه |
Onun hakkında pek bir şey hatırlamasam da, o tekneyi unutmadım. | Open Subtitles | انا في الحقيقة لا اتذكر الكثير عنه مع ذلك لكنني فقط اتذكر ذلك القارب |
hakkında çok şey duyduğum efsanevi okul yönetim kurulu karşısındayım. | Open Subtitles | أرى بأنني بمواجهة مع مجلس الإدارة الأسطوري الظريف الذي سمعت الكثير عنه |
Ve benim, onun hakkında çok şey bildiğimi düşündükleri için, ...albüm kitapçığına aldığım notları ortak bir şekilde yazmak isteyip istemeyeceğimi sordular. | Open Subtitles | ولأنهم اعتقدوا أني اعرف الكثير عنه ، طلبوا مني أن أشارك بالكتابة . لملحوظات على الكتيب وفعلت |
Konusu açılmışken, hakkında çok şey yazdığın ev içi tuvaleti görebilir miyim? | Open Subtitles | بالحديث عن ذلك ، هل يمكنني ان ارى الحمام الداخلي الذي كتبت الكثير عنه ؟ |
Karikatür dergilerini toplayan sen olmalısın. hakkında çok şey duydum. | Open Subtitles | أنت بالتأكيد جامع القصص المصورة الذي سمعت الكثير عنه |
Herhalde ilaçlarını falan almadı ama onun hakkında çok şey biliyor gibi. | Open Subtitles | من المحتمل أنها توقفت عن شرب أدويتها، لكنها تعلم الكثير عنه |
Uzun zamandır Baker'a gitmek istiyordum zaten. hakkında çok şey duydum. | Open Subtitles | كنت متشوقاً للذهاب إلى "بيكر" منذ وقت طويل، لقد سمعت الكثير عنه |
Amerika'ya döndüğümde onun hakkında çok şey duydum | Open Subtitles | سَمعَ الكثير عنه في الولايات المتحدة |
hakkında çok şey duyduğum şahıs bu. | Open Subtitles | هاهو الرجل الذي سمعت الكثير عنه |
Beni tanımıyor. Ama ben hakkında çok şey biliyorum. | Open Subtitles | إنه لا يعرفني ولكنني أعرف الكثير عنه |
Ama çok yararlı oldunuz, onu teröristlerin elinden kurtardınız ve hakkında çok şey duyduğum patronunuzla tanışmama imkan sağladınız. | Open Subtitles | ومع ذلك، أثبتِ أنّكِ مفيدة إلى حد ما، إنقاذه من إرهابيّي الخصوصية المضلّلين أولئكِ، والترتيب بحيث يمكنني لقاء رئيس عملكِ الذي سمعت الكثير عنه. |
Eğer bunu düşünürseniz, onun hakkında çok şey anlatıyor. | Open Subtitles | واذا فكرتم بذلك ذلك سيقول الكثير عنه |
Mars hakkında çok şey biliyoruz. | TED | وقد علمنا الكثير عنه - المريخ - |
Gösteriş, Bay Bond, hakkında çok şey bildiğiniz bir şey. | Open Subtitles | التفاخر يا سيد (بوند) ؟ . إنه شيء تعرف الكثير و الكثير عنه - . يا عزيزتي - |
hakkında çok şey diyorlar. | Open Subtitles | يقولون الكثير عنه |
Son olarak Emektar Şef. Onun hakkında pek bir şey söyleyemem. | Open Subtitles | و أخيراً القائد الأول و لا أستطيع قول الكثير عنه |
Ben onun abisiyim. Sanırım onun hakkında pek çok şey biliyorsun. | Open Subtitles | انا شقيقه الاكبر، ويبدو انك تعرف الكثير عنه |