Şimdiden çok fazla soru soruyorlar. Bizi küçük düşürmenin bir anlamı yok. | Open Subtitles | هناك الكثير من الأسئلة المطروحة لكن لا داعى للبكاء على اللبن المسكوب |
Üzerinden bunca yıl geçmesine karşın büyük bir kısmı belirsizliğini koruyor ve birçok soru da cevapsız kalmış durumda. | Open Subtitles | و بعد كل هذه السنين جزء كبير منها لا زال غامضاً و الكثير من الأسئلة لا زالت بلا إجابة |
Sherry ile olan ilişkin hakkında bir sürü soru olacak. | Open Subtitles | أعتقد سيكون هناك الكثير من الأسئلة حول علاقتك بـ شيري |
Hayatımda öyle çok soru var ki, bazı cevaplar istiyorum. | Open Subtitles | عندي الكثير من الأسئلة في حياتي، فقط أريد بعض الأجوبة |
Ama maalesef hasta memnuniyeti anketi için daha bir sürü sorum var. | Open Subtitles | ولكن للأسف، لا يزال لدي الكثير من الأسئلة لأطلب منكم لمسح رضا المرضى. |
Bu konuşmayla ilgili Çok fazla sorum var. | Open Subtitles | لديّ الكثير من الأسئلة بخصوص هذه المكالمة |
fazla soru sormasını engellemek için de ona Codex'i gösterebiliriz. | Open Subtitles | ولكي لا تسألَ الكثير من الأسئلة بإمكاننا أن نريها الدستور |
Bana iyilik yapın ve ilişki hakkında fazla soru sormayın. | Open Subtitles | هلا اسديتموني معروفا ولا تسألوا الكثير من الأسئلة عن العلاقة |
Pekala, sanat sorular yapar ve liderlik ise çok fazla soru soran bir şeydir. | TED | لذلك الفن يصنع الاسئله ، و القيادة هو الشيء الذي يطرح الكثير من الأسئلة. |
Asla görüşme yapmıyor. Sorulacak birçok soru var. | Open Subtitles | هو لا يعطي أي لقاءات يوجد الكثير من الأسئلة لتطرح |
Dünyada cevabı olmayan birçok soru vardır. | Open Subtitles | هناك الكثير من الأسئلة في هذا العالم ليس لها إجابة |
birçok soru sordu. | Open Subtitles | بذلك الشكل و لقد بدأ يسألني الكثير من الأسئلة |
Sherry ile olan ilişkin hakkında bir sürü soru olacak. | Open Subtitles | أعتقد سيكون هناك الكثير من الأسئلة حول علاقتك بـ شيري |
Yapacak çok işin ve kendine sorman gereken bir sürü soru var. | Open Subtitles | لديك الكثير من العمل لتنجزه و لديك الكثير من الأسئلة لتسأل نفسك |
Çok tehlikeli olabilirdi biliyordum, ilk 12 hafta özellikle. bir sürü soru vardı kafamda. | TED | أعلم أن الأمر خطرٍ جداً، ربما، خاصة في الأسابيع الـ 12 الأولى أو نحو ذلك، لذا كان في ذهني الكثير من الأسئلة. |
Benim gibi çok soru soran insanlar her zaman varlar. | Open Subtitles | الناس دائمًا ما يطرحون علي الكثير من الأسئلة طوال الوقت |
HW: Konuşmanda söylediğin gibi her gün işini yaparken sana çok soru soruluyor. | TED | هيلين والترز: في عملك اليومي العادي، أتصور، كما وصفت في بداية حديثك، يطرحُ عليك الكثير من الأسئلة. |
Ona, bir erkek yerine bir kadınla beraber olduğumu söylediğimde, inanmamış gibiydi, ve bana ebeveynlerimin tepkileriyle ilgili bir çok soru sordu ve de çocuk sahibi olamayacağım için üzgün olup olmadığımı. | TED | عندما شرحت لها أنني مرتبطة بإمرأة بدلا من رجل، إنتابتها الشكوك، وطرحت الكثير من الأسئلة بشأن ردة فعل والدايّ وسواء إن كنت حزينة أم لا لكوني لن أتمكن أبدا من إنجاب أطفالا. |
Böyle işadamları arasında kimse çok fazla soru sormaz. | Open Subtitles | بين رجال الأعمال المنضبطين لا نسأل الكثير من الأسئلة |
Demin söylediklerinle ilgili bir sürü sorum var. | Open Subtitles | لدي الكثير من الأسئلة عن جميع الأمور التي قُلتها للتو |
Son birkaç günle ilgili Çok fazla sorum var. | Open Subtitles | لدي الكثير من الأسئلة حول الأيام الماضية |
Bu, daha öğrenebileceğimiz ne kadar çok basit soru olduğunu göstermek içindi. | TED | وهذا يبين لنا أن هناك الكثير من الأسئلة الجوهرية قد تُرِكَت للفَهم. |
Bunca sene sonra, bana soracak bir sürü sorun olmalı. | Open Subtitles | إذن .. بعد كل هذه السنوات .. بالتأكيد لديك الكثير من الأسئلة لي .. |
Çok şüpheci oldum. bir sürü soru sordum. | Open Subtitles | كنت مرتاباً أيضاً سألت الكثير من الأسئلة |