Bu görüntü, aşırılıkçılar için bir kriptonit. | TED | تعدّى هذه الصورة مثل الكريبتونيت بالنسبة للمتطرفين. |
Sana söylemistim. Bu kriptonit. Sizin gezegenden küçük bir hatira. | Open Subtitles | لقد أخبرتك، إنه الكريبتونيت يا سوبرمان هدية من كوكبك |
Eğer içinde kriptonit olsaydı, şu an burada olamayacaktım. | Open Subtitles | لو ظل الكريبتونيت موجوداً هناك ماكنت هنا الآن |
Onu rahat ettirmek için elimden geleni yaptım. Ama vücudunuzdaki Kriptoniti nötralize edemem. | Open Subtitles | بذلت ما بوسعي لأجعلها تستريح، لكن ليس بإمكاني التخلص من الكريبتونيت بأجسادكم |
Kriptonitte bilinmeyen bir element vardı ve Süpermen ölmedi. | Open Subtitles | حسنا, فى الكريبتونيت كان هناك عنصرا غير معروفا و لو يمت سوبرمان |
Hepsinde de aynı kriptonit nitro vardı. | Open Subtitles | لديهم جمعياً نفس خزانات الكريبتونيت المسرعه |
kriptonit'ten uzak durursam, kimse zarar görmez. | Open Subtitles | أبقى بعيداً عن الكريبتونيت لكي لا يتأذى أحد |
Mavi kriptonit benim güçlerimi alıyorsa, onu daha güçlü yapmaz mı? | Open Subtitles | إذا كانت الكريبتونيت الزرقاء تأخذ قواي ألن تجعله أقوى؟ |
Bunu yapabilmenin tek yolunun mavi kriptonit olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أفهم أن الطريقة الوحيدة للقيام بذلك هو مع الكريبتونيت الزرقاء |
Kadın, senin kriptonit'in falan mı? | Open Subtitles | إنّها مثل الكريبتونيت الخاص بك أو شيء من هذا القبيل. |
kriptonit topları var. | Open Subtitles | أنه ردة فعل الكريبتونيت يمكنكِ ملاحقتُها |
- kriptonit okuyla vurduk ama zayıflatmak yerine... | Open Subtitles | نحن ضربناها بثبة الكريبتونيت لكن بدلاً من اضعافها |
Sonra lazerler bir kriptonit parçasına kilitlenecek. | Open Subtitles | مجس الليزر يتفحص قطعة من الكريبتونيت |
Sonra lazerler bir kriptonit parçasına kilitlenecek. | Open Subtitles | مجس الليزر يتفحص قطعة من الكريبتونيت |
Galiba, kriptonit tek zayıf yönün değil. | Open Subtitles | أعتقد أن الكريبتونيت ليس ضعفك الوحيد. |
Kriptoniti, kurşun kaplamalı bir kartuşa yerleştirdim. | Open Subtitles | الكريبتونيت) حجبت بأمان) في خرطوشة مرصصة |
Kriptoniti, kurşun kaplamalı bir kartuşa yerleştirdim. | Open Subtitles | الكريبتونيت) حجبت بأمان) في خرطوشة مرصصة |
Annesi adeta onun Kriptoniti. | Open Subtitles | إنها مثل"الكريبتونيت" بالنسبة له |
Kriptonitte bilinmeyen bir element vardı ve Süpermen ölmedi. | Open Subtitles | حسنا, فى الكريبتونيت كان هناك عنصرا غير معروفا و لو يمت سوبرمان |
- Elinde de Kryptonit bıçağı var. | Open Subtitles | ولديها سكينتك المكونة (من مادة (الكريبتونيت |
Altın Kryptonite güçlerimi sonsuza kadar elimden alabilir. | Open Subtitles | أنتَ تعلم أنّ الكريبتونيت الذهبيّ سيجرّدني من قوايّ للأبد. |