Sünnet derisindeki ya da herhangi bir derideki kokain uyarıcı değildir; uyuşturucudur. | Open Subtitles | الكوكائين على الجلد أو أي جلد آخر ليس محفز بل عامل تخدير |
Maden makineleri çalıp Kolombiyalılara satıp karşılığında kokain alıyordu. Hatırlıyor musun? | Open Subtitles | سرقة الات التنقيب وبيعها للكولومبيين واستعمالها من اجل شراء الكوكائين ؟ |
Birinin evine girdik ve kokain süzmede uzman oldum sanki. | Open Subtitles | نقتحم منزل شخص ما وفجأة أصبح خبير في تنقية الكوكائين. |
Keung'a kokainin onun olduğunu söylettir. | Open Subtitles | أخبر كيونج أن يصيح بصوت عالي أن الكوكائين له |
İlk kaşifler bu acıyı yok etmek için gözlerine kokain sürüyordu. | TED | وقد كان المستكشفون الاوائل يضعون الكوكائين على أعينهم لتخفيف الآلام الناتجة عن تلك الاضواء |
Böyle hallerde sende karamsarlık ve kokain şişelerinin iğrenç uyuşukluğu oluşur. | Open Subtitles | الآن ، عادة ذلك المزاج الأسود والخمور الجهنمية وقنينة الكوكائين |
Zencefil bağımlılık yapmaz, kokain yapar. | Open Subtitles | الزنجبيل ليس مسبب للإدمان، بخلاف الكوكائين |
Zencefil bağımlılık yapmaz, kokain yapar. | Open Subtitles | الزنجبيل ليس مسبب للإدمان، بخلاف الكوكائين |
Tuvalet masasına kokain koydum. Seninkini yatak masasına koy. | Open Subtitles | وضعت الكوكائين على التسريحه ضع ما لديك فى الدرج |
İçki, kokain, kadınlar. İşini baştan savma yapmaya başlamıştı. | Open Subtitles | الخمر و الكوكائين والنساء أعني أنه قد أصبح مُهمِلاً |
Burada çok fazla kokain var. | Open Subtitles | هناك الكثير من الكوكائين في هذا الشيء اللعين |
4 milyon dolarlık kokain var ve kimse gergin değil. | Open Subtitles | ما قيمته 4 مليون دولار من الكوكائين لا أحد متوتر حتى الآن شاهد |
Bir yasaklı madde satışı suçu yani eroin ve bir yasaklı madde satışı suçu yani kokain. | Open Subtitles | بتهمة توزيع مادة محظّورة وهي الهيروين وتهمة توزيع الكوكائين |
kokain seviyesi litre başına 0,5 mg dan düşük. | Open Subtitles | مستوى الكوكائين أقل من 0.5 مليجرام في الليتر |
Huggy, bir kokain işinden bahsetmemiş miydi? | Open Subtitles | هوجي لم يذكر شيئاحول الكوكائين يقوم بذلك كما في كتاب غينيس لقد وضعه هكذا |
Biçimsel mükemmeliyetçilik günahkârlığına kıyasla kokain, istasyon şefinin uğraşı gibidir. | Open Subtitles | قارن بين هذه الخطيئة . . المتلبسه بالنزعه وبين الكوكائين الذي يعتبر لا شيء سوى تسليه لبائع المحطة |
Keung'a kokainin onun olduğunu söylettir. | Open Subtitles | أخبر كيونج أن يصيح بصوت عالي أن الكوكائين له |
Anlamıyo.... lidokain kokaini kesmede kullanılır ve kahve de kokuyu köpeklerden gizler. | Open Subtitles | أنا لا أفهم اللايدوكين يستعمل لقطع الكوكائين وتخفي القهوة الرائحة عن الكلاب |
kokaine bayılırım! Çünkü suratımda var bir yara! Tatlandırıcı bu! | Open Subtitles | أنا أحب الكوكائين لأنه لدي ندب على وجهي أنها ستيفيا |
Eski bir savcının bir kilo kokainle ne işi olabilir? | Open Subtitles | بماذا يفكر مدعي عام سابق للعمل بكيلو غرام من الكوكائين |
Bana sadece tek bir şey söyle. Burada yine kokainden bahsetmiyoruz, değil mi? Yemin ederim. | Open Subtitles | فقط أخبريني شيء واحد هل نتحدث عن الكوكائين مرة أخرى ؟ |
Kızlar on yıllık kola ve amfetamin bağımlılığının ardından tedaviye gidip... | Open Subtitles | وعندما تكون الفتيات في معالجة الإدمان يتعالجون من 10 سنوات من الإدمان على الكوكائين والسرعة |
Çektiğin kokainler yüzünden cerrahi implant ile otomatik defibrilatörlü kalp piline ihtiyacın var. | Open Subtitles | بسبب كل الكوكائين الذي استمتعتِ به، ستحتاجين جراحة لغرس... ناظم قلبي للرجفان البطيني. |
Bazıları işçi, bazıları eski başkalarına zarar vermekten suçlu, uyuşturucu kullanan satanlar, trafik cezaları olanlar | Open Subtitles | بعضها من جنايات تتنوع من الأعتداء لأقتحام المنازل وتهريب الكوكائين |