Patagonya'da ise akbaba yuvasını kurduğu alana dönüyor. | Open Subtitles | مرة اخرى الى باتاغونيا, يعود الكوندور إلى موقع عشه. |
Lüks giysilerimde en ufak bir akbaba boku lekesi kalırsa bu çamaşırhanenin içine işemeye bile değmez. | Open Subtitles | إذا وجدت أي روث "الكوندور" على ملابسي الفاخرة |
Akbabanın kursağının yiyecek dolu olduğunu bilen yavrusu heyecan içerisinde. | Open Subtitles | صغيره مثار. حويصله الكوندور منتفخة بالمواد الغذائية المخزنة. |
Kışkırtmak istemem bir Akbabanın yanında kartal devede kulak kalır yani. | Open Subtitles | لا اريد ان اكون محرض ولكن بعد الكوندور , النسر سيبدو و كأنه دجاجة |
Her neyse dostum, The Condor'un dediği gibi... | Open Subtitles | على أي حال، إنه مثل ما قال الكوندور مرة يا رجل |
Leşe ilk onlar üşüşüyor ve And Akbabası gelene kadar yiyebildiklerini yiyorlar. | Open Subtitles | انهم أول من يكون على الذبيحة ويأكلون بقدر ما يستطيعون قبل وصول الكوندور. |
And Akbabalarının bu daha küçük akrabaları And'lardan uzaktaki düşük rakımlarda onların yerini alıyor. | Open Subtitles | هم أصغر أبناء عمومة الكوندور, يستعيضون عنهم في المناطق المنخفضة بعيدا من جبال الأنديز. |
Çocuklar, anne akbaba yuvaya uğramayalı 2 hafta oldu. | Open Subtitles | رفاق, لقد مر اسبوعين منذ ان وضعت (الكوندور) الأم في العش |
Misal akbaba... | Open Subtitles | مثل الكوندور |
James Grady'nin Akbabanın Altı Günü romanından esinlenildi. | Open Subtitles | مُقتبسة عن رواية "الأيام الستة لـ(الكوندور)" لـ(جايمس غرايدي). |
Akbabanın Üç Günü. | Open Subtitles | "الأيام الثلاثة لـ(الكوندور)"؟ |
Yar'ın Kadehini alıp sonra da Condor'un Kanı'nı içiyorum. | Open Subtitles | سآخذ قدح المنافسة ومن ثم سأشرب دم نسر الكوندور |
Three Days ofthe Condor'daki Redford gibi. Bullitt'teki McQueen gibi. | Open Subtitles | مثل (ريدفورد) في (أيام الكوندور الثلاث) أو (مكوين) في (بوليت) |
Ben de. Notlarımda altı çizilmiş Condor Gözetim Programı'na geri dönmek istiyorum. | Open Subtitles | أودّ العودة إلى نظام مراقبة "الكوندور" الوارد في مذكّرتي |
And Akbabası hiç acele etmiyor. Sonra da etkili bir giriş yapıyor. | Open Subtitles | الكوندور يأخذ وقته بتمهل, ثم يقوم بالدخول الكبير. |
Hiçbir Hingi Akbabası karnını doyuran bir And Akbabasına kafa tutamaz. | Open Subtitles | لن يجرؤ النسر التركي على تحدي الكوندور على وليمته. |
And Akbabası yolculuğunun sonunda And'ların hakimi olarak sonuna kadar hak ettiği yeri elde ediyor. | Open Subtitles | في نهاية رحلة الكوندور, انه يأخذ مكانه الشرعي كحاكم مطلق لجبال الأنديز. |
Ama And Akbabalarının sofra adabı onlarda görünmüyor. | Open Subtitles | انهم يفتقرون الى آداب المائدة التي لدى الكوندور. |