Görmüyor musunuz? Bu sizin bilinçaltınız. Gerçekte, bilinçaltı fanteziniz. | Open Subtitles | الا ترى انه اللاوعي لديك يستبدل الوهم بالحقيقة |
Onlar ile ilgili değildir kendi bilinçaltı sorunları onlar hayal ederken. | Open Subtitles | انهم لا يتعاملون مع قضاياهم اللاوعي عندما يحلمون |
Ve bilinçaltının o akılsız canavarları kapatılması imkansız bir makineye girdiler. | Open Subtitles | وهكذا تلك الوحوش القابعة في اللاوعي قادرة على إدارة آلة لا تتوقف عن العمل أبدا |
İkiniz de çocukken bu oyunu çok oynamış olmalısınız, onun bilinçaltında kalmış. | Open Subtitles | لابُد أنكم كُنتم تلعبونها كثيراً كأطفال وقد علقت في اللاوعي الخاص به |
Müştereken bilinçsiz olan, insan ırkının ruhunda | TED | في اللاوعي الجمعي, في روح الجنس البشري. |
Ama bilinçaltın hala onu çekici buluyor mu? | Open Subtitles | ولكن هل اللاوعي الخاص بك لا يزال يجدها جاذبية؟ |
İçgüdü, Hastings bilinç altımızda yatan gerçeği gösterir genellikle. | Open Subtitles | الحدس يا ً هيستنغز ً غالبا عند كشف الحقيقة تكون مدفونة على عمق شديد في اللاوعي |
Neden bana bakıyorlar? Çünkü bilinçaltım bu dünyayı başkasının yarattığını hissediyor. | Open Subtitles | لأنّ اللاوعي خاصتي يشعر بأن شخصاً آخراً يخلق هذا العالم |
Shelly'nin tarlakuşları güçlü bilinçleri olmasına rağmen bizim gibi güçlü bilinçaltı olan yaratıklar gibi hissedemez. | Open Subtitles | تمتلئ القبرات شيلي مع فرحة اللاوعي العميق شيء مخلوقات مثلنا |
Belki de adapte olması yüzyıllar sürdü. Uzatmalı bilinçaltı. | Open Subtitles | ربما يأخذ قرونا ليتكيف اللاوعي يحاول التواصل |
Amerika'nın bilinçaltının ahlaksız yanının ifşasıydı. | Open Subtitles | كان تعريةً للجانب السيئ من اللاوعي الأمريكي. |
Ama bilinçaltının da mutlu olduğunu düşünüyor musun? | Open Subtitles | ولكن هل تعتقد بأن اللاوعي الخاص بك هو سعيد أيضا ؟ |
Rüyadan farkı, rüyanın gündelik olayların bilinçaltında sıralanmasından ibaret oluşudur. | Open Subtitles | مختلفة تماماً عن الحلم حيث أنها تكون أكثر تنظيماً وترتيباً لأحداث اليوم من قِبل اللاوعي. |
Çünkü toplumun düzeyini geometrik ölçekleme ile haritalıyorlar. Bu bilinçli bir desen, karınca yuvaları gibi bilinçsiz bir fraktal değil. | TED | انهم يرسمون السلم الاجتماعي على شكل السلم الهندسي, انه نمط واع. وليس من اللاوعي مثل كسورية تل النمل الأبيض. |
-Hadi benim oyuncak ayım, hüsrana uğramış bilinçaltın için neler yapabileceğiz bir bakalım. | Open Subtitles | هيا, تيدي دبي الكبير، دعنا نرى ما يمكننا القيام به حيال اللاوعي المحبط الخاص بك. |
Seçimin neredeyse bilinç altı düzeyde olması bile etkilemiyordu. | Open Subtitles | حتى لو كانوا يعلمون ان الاختيار قريب من مستوى اللاوعي |
Sanki bilinçaltım, bana bir şeyler anlatmaya çalışıyor. | Open Subtitles | كأن عقلي اللاوعي يحاول ان يقول لي شيئا ما بلى. |
Belki bilinci yerinde değildi. Bağımlılar sık sık bilincini kaybeder. | Open Subtitles | أتعني تذكرها في اللاوعي, التغيب الطويل عن الوعي أعتيادي مع المدمن |
Hepimiz öyleyiz. bilinçaltını derinlemesine inceleyerek... gizemli kocanın ismini bulmak mı? | Open Subtitles | الخوض في اللاوعي للعثور على اسم الزوج الغامض؟ |
Ya bilinci yerinde olmayan hali, bilinci yerinde olan halinin bilmediği bir şey biliyorsa? | Open Subtitles | مـاذا لو كـان عقله في اللاوعي يعلم شيئـا لا يعلمـه عقله في الوعي ؟ |
Burası bilincinin ilk katı. | Open Subtitles | هذه هي الطبقة الأولى من اللاوعي الخاص بك. |
Okunan bir kitap ya da önceden görülen bir durum bilinçaltına kaydedilir. | Open Subtitles | قراءة كتاب أو وضع شوهد من قبل سُجلت في اللاوعي |
ama durum ne zaman onun Bilinçsizlik teorisine gelse, anlaşılıyorki bu işi çok iyi başarmış. | Open Subtitles | ولكن عندما يتعلق الأمر بنظريته عن اللاوعي يظهر أنه تمكن منها تماماً |
Beynin Bilinçaltından canlı rüyalar yayınlıyoruz. | Open Subtitles | لدينا بث على الهواء مباشرة من منطقة اللاوعي بالمخ |