Barn Creek'te et Fuarı var ve avcılar, ruhsatsızların peşinde. | Open Subtitles | مهرجان اللحم في بارن كريك و الصيادون يبحثون عن المتشردين. |
Gece 3'de et almaya gelen bir müşteri. | Open Subtitles | لماذا لا يمكن شراء اللحم في 3: 00 صباحاً ؟ بالامس اتيت لاشتري بعض الاشياء صحيح ؟ |
Çok sağlıksız. Babamın partisinde sırf et mi servis edecek? | Open Subtitles | يبدو الأمر غير صحياً، ألن تقوم بتقديم شيء سوى اللحم في الحفل؟ |
Ben de sebzelerine gizlice biraz et suyu katıyorum. | Open Subtitles | لذلك عادة ما أدس بعضاً من عصارة اللحم في خضرواتها |
Önce iskelet tamamen terk edilmiş görünüyordu ama uzun süre geçtikten sonra bile baş kısmında hala biraz et kalmış. | Open Subtitles | لوهلة , يبدو وكان الهيكل العظمي مهجور تماما ولكن حتى بعد مرور هذه المدة الطويلة ما زال هناك بعض اللحم في الرأس |
Bazı günler et yiyemiyorsun ama mercimek her zaman kabul edilebilir olmalı. | Open Subtitles | لا تستطيع أكل اللحم في أيام معينة. لكن العدس مسموح في أي وقت تريد. |
Bunu söylemekten nefret ediyorum ama bu yemekteki et bir garip. | Open Subtitles | أَكْرهُ قَول هذا لكن أعتقد اللحم في هذه الصلصةِ فسدت. |
Yok yok, sadece bu günlüktü. Küvetimde et var biraz da. | Open Subtitles | كلا فقط لهذا اليوم لدي بعض اللحم في حوض إستحمامي |
O kadar iştahla yemiştin ki, dirseğine kadar sosa bulanmıştın, et dişlerinin arasına asılmıştı, saçların yağ olmuştu. | Open Subtitles | وتناولتيه بإستمتاع شديد ووصلت صلصة الشواء إلى مرفقيك وتعلق اللحم في أسنانك والدهن في شعرك |
Mesela, Tyson dünya tarihindeki en büyük et üretim şirketi. | Open Subtitles | شركة تايسون مثلاً اكبر شركة لتعليب وتعبئة اللحم في تاريخ العالم |
WYATT'IN SOSİSLİLERİ ABD'NİN EN BÜYÜK DÖRDÜNCÜ PAKETLENMİŞ et ŞİRKETİ OLDU. | Open Subtitles | شركة واييت وينرز رابع أكبر شركة تعليب اللحم في أمريكا |
Kemiğin ucunda et de var demek. | Open Subtitles | ذلك يعني انك ملاحقة من طرف شخص ما ذلك يعني انه هناك بعض اللحم في هذه العضمة |
Boş bir tabut gömmüştüm. Vücudun et parçalarına bölünüp denize atılmış köpek balıkları tarafından yenilmişti. | Open Subtitles | . لقد دفنت تابوتاً فارغاً لم يكن جسدك سوى قطعة من اللحم في البحر |
Çünkü her temizleyişimde, ağzıma bir parça et düşecek. | Open Subtitles | لأنه خلال كل مدة تسقط قطعة من اللحم في فمي |
et, hayvanın derisinden yapılan torbalarda paketleniyor. | Open Subtitles | يُحزم اللحم في أكياسٍ مصنوعةٍ من جلد الحيوان |
Tahmin et kim ıstakoz ezmesi ve ekşi kremalı pastırmalı çörekler için hazır ve nazır yavrum? | Open Subtitles | خمّن مَن هو جاهزٌ لخلطة القريدس و بسكويت اللحم في المطعم يا عزيزي؟ |
Kuzey Amerika ayıları günde 20 kilo et yiyebilir. | Open Subtitles | دببة أمريكا الشمالية بإمكانهم أكل 40 رطل من اللحم في اليوم |
Başkentte ki bütün balık ve et dükkanları buz talep ediyor. | Open Subtitles | كل مخازن السمك و اللحم في العاصمة تطلب الثلج. |
Karım ve dört kızım vejeteryan olduğundan beri evimde et yeme lüksüm yok. | Open Subtitles | منذ أن أصبحت زوجتي وبناتي الأربعة نباتيين لم يعد يسمح لي بتناول اللحم في المنزل |
Eğer bir inek beni buradan çıkarırsa et yemeyi ancak o gün bırakırım. | Open Subtitles | عندما تخرجني بقرة من هنا سأتوقف عن أكل اللحم في ذلك اليوم |