Normalde ayrışma sırasında havaya salınması gereken gazlar, katı çikolatanın içinde sıkışmış ve yumuşak dokuyu, kokulu bir sıvıya dönüştürmüş. | Open Subtitles | الغازات التي عادة ما يتم إطلاقها في الهواء خلال التحلل حوصرت في الشوكولاتة الصلبة حوّل الأنسجة اللينة إلى سوائل فاسدة |
Amacımız bu halatı birbirine dokuyarak istiridyelerin üzerinde büyüyeceği bu yeni yumuşak altyapıyı oluşturmak. | TED | وكان لمفهوم الترابط حقا هذا الحبل الرابط وتطوير هذه البنية التحتية الجديدة اللينة للمحار لكي تنمو عليه |
Ayrıca doğanın yumuşak malzemeleri sık sık kullanırken sert malzemeleri nadiren kullandığını fark edersiniz. | TED | ومن السهل ملاحظة أن الطبيعة تستخدم المواد اللينة عادة والمواد الصلبة قليلًا. |
Pekâlâ, şimdi bazı yumuşak robot örneklerine bir göz atalım. | TED | حسنًا، دعونا نرى أمثلة رائعة على الروبوتات اللينة. |
Beyaz adamlar tuzaklar kurarak ve softball ligleri düzenleyerek etrafı işaretlediler. | Open Subtitles | لقد تم رصد الرجل الأبيض القريبة، وضع الفخاخ و تشكيل البطولات اللينة بين سلوفاكيا الملعب. |
Onlara softbol oyunundan bahset. Takımından da bahset. | Open Subtitles | أخبريهم عن لعبة الكرة اللينة أخبريهم عن الفريق الذي تلعبين معه |
Buradaki sert madde silikon ve yumuşak madde ise silikon kauçuktur. | TED | المادة الصلبة هنا هي السيليكون، والمادة اللينة هي مطاط السيليكون. |
Yaptığımız şey, her çeşit kemik, cilt, yumuşak ve sert bir doku almak ve bazen onlara bir çekiçle vurmak. | TED | إذن ما نفعله هو أننا نحصل على كل أنواع العظام والجلد والأنسجة اللينة والصلبة، وأحيانًا نضربها بمطرقة. |
Doğanın yumuşak madde tasarımlarından, zarafeti ve verimliliğinden ilham alan yeni nesil robot vücutlarına ihtiyacımız var. | TED | نحتاجُ إلى جيلٍ جديدٍ من أجساد الروبوتات مستوحىً من الأناقة والكفاءة والمواد اللينة للتصميماتِ الموجودةِ في الطّبيعة. |
Bu da yumuşak robotik denilen yeni bir araştırma alanının ana fikri haline geldi. | TED | وبالطّبع، أصبحت هذه الفكرةَ الرّئيسيّة لميدانِ بحثٍ جديد يهتمّ بالروبوتاتِ اللينة. |
Elektrikli aktüatörlerin yüksek hızını ve verimliliğini, yumuşak, akışkanla çalışan aktüatörlerin çok yönlülüğüyle birleştirmek istedim. | TED | أردتُ دمج الكفاءةِ والسّرعة العالية الخاصّة بالمحركات الكهربائيّة مع القدرات المتعدّدة للمحرّكات اللينة. |
Deniz kaplumbağalarına dalış yapıyor onları sırtüstü çevirip yumuşak karınlarını ortaya çıkarıyor alt kısımlarını yırtarak açıp etlerini paralayıp yiyorlardı. | Open Subtitles | كانوا يغوصون لأسفل على السلاحف البحرية يقلبونهم لكى يكشفوا أجزائهم السفلى اللينة يمزقون أجزائهم السفلية |
Dairesel, eliptik, parçalı, motorlu testereler yumuşak materyalleri yüksek hızda kesmek için dizayn edilmiştir. | Open Subtitles | تجزأ دائريا و بيضوياً المنشار الآلي مصمم لقطع المواد اللينة بسرعة عالية |
Sürtünmenin olduğu alandan alınan üst derinin, birkaç kısmına baktım yumuşak dokuda, herhangi bir kanama bulamadım. | Open Subtitles | لقد نظرتُ لعدّة أجزاء للبشرة مم منطقة السحجات المُنطبعة، ولم أجد أيّ نزيف في الأنسجة اللينة. |
yumuşak dokuyu kaldırınca bunu fark ettim. | Open Subtitles | بعد إزالة جميع الأنسجة اللينة , لاحظتُ هذا |
Doğanın kanunlarına burnumuzu sokmamız bu ana değişmezlerin bozulmasını hızlandırdı ve yumuşak noktaların sayısını arttırdı. | Open Subtitles | التطفّل على قوانين الطبيعة، سرّع من تضاؤل هذه الثوابت الأساسية وزاد من عدد النقط اللينة. |
Evet, ve bazen sporcuların yumuşak doku travmalarının ağrısını dindirmekte kullanıIır. | Open Subtitles | نعم، وأيضا تستخدم في بعض الأحيان لعلاج إصابات الأنسجة اللينة في الألعاب الرياضية، |
Bu sertlikten dolayı biz yüzdükçe yumuşak cildimiz şekil değiştirir. | Open Subtitles | سميكٌ لدرجة أنه يسحب ويشوّه أجسادنا اللينة أثناء السباحة، |
Bu çok sert yataklara göre, ...acaba yer daha mı yumuşak, rahat geldi? | Open Subtitles | الأرض اللينة أفضل من السرير القاسي, صحيح؟ |
O yüzden ben de ona softball takımına girdiğimi söylemiştim. | Open Subtitles | لذا أخبرتها أني إنضممت إلى فريق الكرة اللينة |
Oynadığım softball takımını hatırlıyor musunuz? | Open Subtitles | أتدري بشأن فريق الكرة اللينة التي كنت ألعب به؟ |
Kimse softbol ya da beysbol oynamadı mı? | Open Subtitles | لم يلعب احدا الكرة اللينة او كرة القاعدة؟ |