- Japon balığı yemekten geçerdi. - Sadece geçen hafta... - 11 evlenme teklifi aldım. | Open Subtitles | في الأسبوع الماضي فقط حصلت على 11 طلب زواج |
Sadece geçen yıl bir milyon buffalo öldürülmüş! | Open Subtitles | بأنها قتلت الملايين منهم بالعام الماضي فقط. |
Sadece geçen yıl bir milyon buffalo öldürülmüş! | Open Subtitles | بأنها قتلت الملايين منهم بالعام الماضي فقط. |
Bu yaprak sadece geçmiş değil, yaşanmamış bir gelecek de içeriyor. | Open Subtitles | هذه الورقة ليست الماضي فقط إنها مستقبل بكامله لم يحدث |
Ama bize sadece geçmiş hakkında bilgi verebilirler. | TED | لكنها تستطيع أن تخبرنا عن الماضي فقط. |
daha geçen hafta bir kıza yol verdim. | Open Subtitles | الأسبوع الماضي فقط تركت إحدي الفتيات ترحل. |
daha geçen hafta takılmış ve yalnızca bir tek anahtar var, ve o da Jerome'nin üzerinde bulunmuş. | Open Subtitles | تم تثبيته الأسبوع الماضي فقط وله مفتاح واحد ووجدناه على الجثة |
Sırf geçen yıl 35 davanın 33'ünü kazanıp %94 başarı yakalamış. | Open Subtitles | العام الماضي فقط كسب 33 قضية من أصل خمس وثلاثين دافع فيها ، بنسبة 94% نجاح |
Bantların içlerinden on tanesi Sadece geçen haftanın. | Open Subtitles | ليس شريط أشرطة , عشرة منهم في الأسبوع الماضي فقط |
Darling hanedanını daha da kirlenemez sanıyorduk ama Sadece geçen hafta, trajik yıldırım iki kere düştü. | Open Subtitles | ظننا بأنّ سلالة الدارلينغ لا يمكنها أن تصبح أكثر قذارة ولكن وفي الاسبوع الماضي فقط.. ضربت الصواعق المأساوية مرتان. |
Sadece geçen sene 5 milyon büyükbaş kesildi. | Open Subtitles | قام بإنتاج 5 مليون رأس ماشية بالعام الماضي فقط |
Görünüşe göre Pablo Meksika'ya Sadece geçen yıl 18 kez gitmiş. | Open Subtitles | (يبدو أن (بابلو) سافر إلى (المكسيك 18مرة خلال العام الماضي فقط |
Burada gördüğünüz, 24 saatlik ortalama bir iş günü, 3 farklı dönemi gösteriyor: 2007; 10 yıl öncesi, 2015 ve topladığım veriler, tam olarak Sadece geçen haftaya ait. | TED | ما أعرضه عليكم هنا هو يوم عمل بمعدّل 24 ساعة في ثلاث محطّات مختلفة من التاريخ: 2007 -- قبل 10 سنوات -- 2015 و من ثم البيانات التي جمعتها، الأسبوع الماضي فقط. |
Zaman yarığından sızan sadece geçmiş değil. | Open Subtitles | ليس الماضي فقط يتسرّب من صدع الزمن |
- Bu sadece geçmiş değil. | Open Subtitles | -هذا ليس الماضي فقط |
daha geçen sene Bareš denen herif resepsiyonda çalışıyordu. | Open Subtitles | في العام الماضي فقط أن يكشف الرجل كان يعمل في مكتب الاستقبال. |
daha geçen hafta burktuğun o kasına masaj yaptım. | Open Subtitles | الأسبوع الماضي فقط قُمت بتدليك ذلك الفخذ الذي قُمت بقرصه |