Çekirdeklerini ayıklamak için para isteyebilir. | Open Subtitles | سيحاول أن يأخذ منكِ المال مقابل حلج القطن |
Sigorta şirketi çalışmayan araba için para vermez. | Open Subtitles | لن تدفع لك شركة التأمين المال مقابل سيارة لا تعمل |
Neden? E babası sana bebek bakıcılığı için para ödemiyor mu? | Open Subtitles | بالطبع يعطيك والدها المال مقابل مجالستها، أليس كذلك؟ |
Yenisini daha ucuza alabilecekken, kullanılmış bir şeye o kadar para vermezsin. | Open Subtitles | لن تحصل على كل هذا المال مقابل أغراض مستعملة فى حين أنك يمكن أن تأتى بها جديدة باسعار أقل |
Seks karşılığı para aldın mı? | Open Subtitles | هل قبلت أخذ المال مقابل الجنس؟ |
Onlara çekleri karşılığında para verdiniz mi? | Open Subtitles | هل كنت تعطيهم المال مقابل شيكات اعانتهم؟ |
yanlış anlaşılmış... yalnız erkekler, daha az yalnız hissetmek için para ödemeye çok yatkındırlar. | Open Subtitles | و الذين لا يفهمهم أحد جيداً و الوحيدون الذين مستعدون لدفع المال مقابل تخفيف الشعور بالوحدة |
Kes şunu. Biletin için para bulmamız gerekiyor. | Open Subtitles | توقف، علينا الحصول على المال مقابل تذكرتك |
Arabalar için para ödeniyor. Satışçılar kendilerini koyuyorlar. | Open Subtitles | المال مقابل السيارات البائعون يضعون أنفسهم علي خط النار |
Ve evet, İki Elmas için para verdi. | Open Subtitles | و نعم لقد كان يدفع المال مقابل الحصول على الجائزة |
O tanıdığımız en aç gözlü insan, ve acı için para veren çaydanlık onda. | Open Subtitles | هو أكثر إنسان نعرفه جشاعة و لديه إبريق شاي سحري يعطي المال مقابل الألم |
Bu hayatımda duyduğum en kolpa şeydi. Ve sen bunun için para mı alıyorsun? | Open Subtitles | هذا أكثر شيء لئيم سمعتة في حياتي هل يدفعون لك المال مقابل ذلك ؟ |
Kurbanın babası insan kaçakçılığı için para aldığını doğruladı. | Open Subtitles | والد الضحية تعرف عليه وقال بأنه يقبل المال مقابل المتاجرة بالبشر |
Telefonlarını cevaplamam için para teklif ettiğinde her hafta çek alacağımı düşünmüştüm. | Open Subtitles | عندما عرض علي َ المال مقابل الإجابة على الاتصالات، افترضت أنني سأتلقى شيكا ً كل أسبوع |
Paul, çene yapmak için para almıyorsun. Yükümü ülkeye götürmek için alıyorsun. | Open Subtitles | باول , لا يدفع لك المال مقابل الأنين يدفع لك لكي تعيد الحمولة إلي , |
Boş boş dolaşman için para vermem sana ben. | Open Subtitles | لن أعطيك المال مقابل التسكّع هنا و هناك |
Yalan söylüyor. Seks için para almıyordum. | Open Subtitles | هذا كذب لم أتلق المال مقابل المواعدة |
Kablolu yayın izlemek için para ödemektense, bulutları izleyelim! | Open Subtitles | بدلاً من دفع المال مقابل مشاهدة التلفاز, دعونا نشاهد الغيوم! |
Arkadaşıymış. - Ona iş için para teklif etmiş. | Open Subtitles | صديقة عرضت عليها المال مقابل عمل |
Yenisini daha ucuza alabilecekken, kullanılmış bir şeye o kadar para vermezsin. | Open Subtitles | لن تحصل على كل هذا المال مقابل أغراض مستعملة فى حين أنك يمكن أن تأتى بها جديدة باسعار أقل |
Sadece seks karşılığı para. | Open Subtitles | المال مقابل الجنس |
- Seks karşılığında para alan yaşlı kadınlar! | Open Subtitles | الذين يحصلن على المال مقابل الجنس, بالضبط |