Grace, Elm Sokağı'ndaki papaz evinde toplanmış cemaate seslenirken sonbaharda erken kopan kar fırtınalarından biri bastırmıştı. | Open Subtitles | بينما غرايس تعالج هذا التجمع الصامت في الكنيسه في شارعِ الدردارِ. أوّل العواصف الثلجية الخريفية المبكّرة غطت البلدةَ. |
Bu erken uyanmanın sonucunda, birçok dünya soylarının tükenmesinin eşiğine geldi. | Open Subtitles | كنتيجة لهذه اليقضة المبكّرة عدّة عوالم وصلت إلى حافة الإنقراض |
Uyuşturucudan dolayı Gastro ve erken doğum ama kronik kalp hasarıda muhtemel. | Open Subtitles | التمزّق و الولادة المبكّرة هي بسبب تعاطي المخدرات أما مرض القلب التاجي فربما |
Bu normal bir şey, kötü değil o çok güzelken senin ergenliğe giriş yıllarında cinsel isteğinin odağı olabilir. | Open Subtitles | إنه أمر طبيعي، وليس مريض أنها أصبحت بؤرة إهتماماتك الجنسيّة المبكّرة |
Bu normal bir şey, kötü değil o çok güzelken senin ergenliğe giriş yıllarında cinsel isteğinin odağı olabilir. | Open Subtitles | إنه أمر طبيعي، وليس مريض أنها أصبحت بؤرة إهتماماتك الجنسيّة المبكّرة |
Karıncığın aksesuar yol yüzünden erken uyarılmasına bağlı hastalığın adı nedir? | Open Subtitles | استثارة البُطين المبكّرة نتيجة لطرف عصبي ثانوي، الحالة تسمّى ماذا؟ |
Sence de başlamak için biraz erken değil mi? | Open Subtitles | أوه، حزب كبير لاحقاً. البَدْء المبكّرة نوعاً ما، |
erken Amerikan savaş tarihi hakkında detaylı bilgi sahibi erkek bir hemşire. | Open Subtitles | ذكر ممرض مع معرفة تفصيلية . بـ تاريخ الحرب الامريكية المبكّرة |
erken bir Noel ve geç kalmış bir hayata hoş geldin hediyesi olarak düşün. | Open Subtitles | اعتبرها هديّة عيد الميلاد المجيد المبكّرة بمناسبة عودتك للحياة. |
Eşin bu sabah erken saatlerde vefat etti. | Open Subtitles | زوجتك توفّت بالساعات المبكّرة من صباح هذا اليوم. |
Bu ve diğer durumlardan ötürü, de Beauvoir’ın hayatı tartışmalı olmayı sürdürüyor ve onun çalışmaları, erken feminizmin ortaya çıkmasında tartışma konusu olan bir döngüyü yansıtıyor. | TED | في هذا الصدد أو ذاك، تبقى حياة دي بوفوار مثيرة للجدل ـــ وجسدت أعمالها لحظة مثيرة للنزاع في بزوغ الحركة النِسْوِيَّة المبكّرة. |