| Sen, ben ve annem kalan tek bekar kızlarmışız gibi görünüyor. | Open Subtitles | يبدو أنه أنتِ و أنا و أمي العزباوات الوحيدات المتبقيات |
| Zor olduğunu biliyorum, fakat benim görevim, kalan Confessorlerin güvende olduklarından emin olmaktır. | Open Subtitles | اعرف انه صعب عليك, لكن واجبي الحفاظ علي حياة المؤمنات المتبقيات. |
| kalan tüm doğurgan kadınlar... toplanıp gebe bırakılmalı. | Open Subtitles | كل النساء الخصبات المتبقيات يجب جمعهن وتخصيبهن |
| Geri kalan kadınlar yeterli. | Open Subtitles | النساء المتبقيات سيكونون كافيات |
| Düğün öncesi partiden kalan bütün yemekleri tek başıma yememin imkanı yok. | Open Subtitles | كل هذه المتبقيات من دش الزفاف |