"المتهمين" - Traduction Arabe en Turc

• sanıkları
• sanıkların
• sanık
• şüpheli
• suçlanan
• sanıklar
• şüphelileri
• şüpheliler
• sanığın
• sanıklara
• şüphelinin
• Sanıklardan
• sanığı
• yargılanan

Adam öldürme suçundan, mahkeme üyeleri sanıkları suçsuz buldu.
بتهمة القتل الأعضاء يرون المتهمين بريئين

Bayan Constance Riley'in sanıkların arabasını teşhis ettiği kayda geçilsin.
فلتسجل المحكمة أن السيدة كونستانس رايلي تعرفت على سيارة المتهمين

İki sanık, cinayet gecesi saat 8.25'te sizinle birlikte olduğuna göre... savcılığın iddia ettiği gibi Sean Nokes'u vurup... öldürmüş olamazlar.
لذا أيها الأب, اذا كان المتهمين معك فى الثامنة والنصف فى ليلة الجريمة, هم لا يمكن أن يطلقوا النار ويقتلوا شون نوكيس

şüpheli sırasına girip 25 dolar kazanmak uğruna ömrümü hapislerde çürüteceğim.
،25دولاراً لأكون في طابور المتهمين والآن سأقضي بقية حياتي في السجن

Bizim için bir şey değişmiyor çünkü burada suçlanan bizler değiliz.
نحن يهود وسنبقى يهود لن يتغير شيء لاننا لسنا المتهمين هنا

sanıklar bundan ötürü hapis cezasına çarptırılmış ve Deniz Piyade Birliği ile olan ilişkinizin kesilmesi kararlaştırılmıştır.
سيتم معاقبة المتهمين بمدة تم قضائها بالفعل و هناك أمر بعزلكما من القوات البحرية الأمريكية

O polisler şüphelileri dövmek, delilleri karartmak ve sebepsiz yere silah sıkmaktan suçlanmışlar.
أتهم هؤلاء الشرطة بضرب المتهمين وزرع الأدلة والتغطية على إطلاق نار غير مستفز

Fakat, söz konusu genç şüpheliler olunca sanki çocuk eldivenleri çıkıveriyor.
ولكن عند التعامل مع المتهمين الصغار، فيبدو أن رداء الطفولة يسقط.

Birleşik Devletler Denizcisi'ne yakışmayacak davranışta bulunma suçundan mahkeme üyeleri sanıkları suçlu buldu.
بتهمة سوء استغلال المنصب كضابط بحري يجد الأعضاء المتهمين مذنبين

Bayan Riley, sanıkları gördüğünüzde, gözlükleriniz gözünüzde miydi?
سيدة رايلي، عندما رأيت المتهمين هل كنت ترتدين نظارتك؟

sanıkları Sac-o-Suds'a girerken gördüğünüzde, sizden ne kadar uzaktaydılar?
الآن، كم كانت المسافة بينِك وبين المتهمين عندما رأيتِهما يدخلان المتجر؟

sanıkların babası olduğuz için yargıçlık görevinizden muafsınız, gidebilirsiniz.
والد المتهمين أنت معفى من الأمر وربما عليك المغادرة.

sanıkların yargıdan kaçma riski var.
هناك خطر حقيقي لهروب المتهمين من العدالة

sanık arkadaşlarınızın da bu işlemin bir parçası olduğunu mu söylüyorsunuz?
هل تقول أن رفاقك المتهمين شاركوا في هذه العملية؟

Kısa bir süre sonra şüpheli ikinci yaralı,... ..civardaki bir hastanede bırakılmış olarak bulundu.
في وقت لاحق بأحد المستشفيات القريبة، تم ترك أحد المتهمين المصابين فيه

Okulun ikinci senesinde savunma avukatının yanında avukat yardımcısı olarak çalıştım ve bu tecrübe sayesinde cinayet ile suçlanan bir çok genç adamla tanıştım.
في السنة الثانية عملت كمساعد لمحام الدفاع، و في هذه التجربة قابلت كثيرًا من الشباب المتهمين بجرائم قتل.

Siyahî sanıklar aynı cezaya çarptırılan beyazlardan on kat daha fazla.
احتمالات إعدام المتهمين السود أكثر عشر مرات من المتهمين البيض

Üzgünüm şerif ama profesyonel nezaketime cinayet şüphelileri dahil değil.
آسفة يا سيادة المأمور ولكن لباقتي العملية لا تشمل المتهمين في جرائم القتل.

Yaptırmazsanız adınız şüpheliler listesine girer.
اذا لم تجيبوا سوف تسجل اسمائكم على قائمة المتهمين.

Savcılık makamı, sanığın bu parayı siyasi partileri yasadışı yollardan finanse etmek jüri kararlarının lehine çıkmasını temin etmek üzere yargıçlara rüşvet vermek ve vergi kaçırmak amacıyla kullandığını iddia ediyor.
الادعاء يقول أن المتهم قد استخدمها في التمويل غير الشرعي لأحزاب سياسية و لرشوة القضاة من أجل حماية بعض المتهمين

Bence sanıklara yazma ödevi vermek onların sesini duymak için harika bir yol.
بالنسبة لي، تعيين محامين للدفاع عن المتهمين كان وسيلة عظيمة لإعطائهم صوت.

İlk kasette geçen gün tutuklanan iki şüphelinin ölüm tarihi ve zamanı belirtiliyordu.
يحتوي الشريط الأول على موعدي وفاة اثنين من المتهمين اللذين قُبض عليهما مؤخرًا

Gariptir ki, bu olayda Sanıklardan birinin annesi oğlunun Suriye'ye gitmeyi düşündüğünü öğrenmiş ve onun pasaportunu saklamış.
كنوع من العرض الكوميدي في هذه الحالة والدة أحد المتهمين تبين لها أنه كان مهتما بالذهاب إلى سوريا وأخفى جواز سفره

Olay yerine girdiğimde, iki sanığı gördüm, tabancaları parayı, uyuşturucuyu, kurbanı.
عندما دخلت المبنى .. رأيت المتهمين والمسدسين المال والمواد الممنوعة والجثة هذا ما رأيت

Bu arada, yargılanan iki kişi de kanserden fazla adam öldürmüş.
في هذه الأثناء، الإثنان المتهمين قتلوا أشخاص أكثر مما قتل السرطان