Ama hurafelerden korkan yerel halk ile yapılan röportaj rakunların yeniden cesaretlenmesine neden oldu. | Open Subtitles | لكن , الشيء الذي رفع معنويات الراكون كان هو سماعهم لمقابلات لسكان المحلين عن خوفهم ان المكان ملعون |
Her şey yerel bayiler tarafından bağışlandı. | Open Subtitles | كل شي كان تبرعا مجاني بواسطه البائعه المحلين |
Ayrıca, üst düzey yetkililerimiz, yerel yetkililerden bloke iletişim kanallarının 24 saat açık tutulmasını istiyor. | Open Subtitles | و أيضا ,المسؤلين الكبار يريدون من المسؤلين المحلين الحفاظ على قنوات الإتصال مفتوحة طوال 24 ساعة |
- Eyalet ve yerel polis bütün günü buradaki herkesi tutuklayıp, sorguya çekerek geçirir. | Open Subtitles | شرطة الولاية والشرطة المحلين ينتشرون للمصادرة والتحقيق مع كل من كان هنا |
Peki Japonya'daki tarikatın yerel üyeleri? | Open Subtitles | ماذا عن السكان المحلين الذين يعتنقون ديانات سابقة من اليابان |
yerel hırsızlarımızı etkinliklerini artırmak için cesaretlendirsek iyi olur. | Open Subtitles | ربما علينا أن نشجع سراقنا المحلين أن يزيدوا من فعالياتهم |
Farklı seçimler yaparak, gıdalarımızı yerel üreticilerden ya da doğrudan hayatımız boyunca tanıdığımız komşularımızdan alarak hepimizin fark yaratabileceğini bilmenizi istiyorum. | TED | اريدكم ان تعرفوا .. انه يمكننا جميعاً ان نحدث تغيراً ما بواسطة قراراتنا التي نتخذ .. عن طريق شراء اطعمتنا من المزارعين المحلين .. او من المزارعين في القرى المجاورة .. التي نقطن بها |
Bu yüzden bir sonraki sefer bakkala gittiğinizde, yerel düşünün, organik seçin, gıdanızı ve çiftçinizi bilin. | TED | لذا في المرة القادمة التي تذهبون بها للتبضع .. فكروا بالمنتجات المحلية فكروا بالمنتجات العضوية .. تعرفوا على المزارعين المحلين .. وتعرفوا على منتجاتهم .. وعلى طعامكم ومصدره |
"Ne var ki kiracılar ve yerel halk,..." | Open Subtitles | "على كل حال, ان المستئجرين و السكان المحلين صرحوا" |
Ayrıca bombacıların yerel yetkililerin güvenini kazandığına dair raporlar alıyoruz. | Open Subtitles | لدينا ايضا تقارير بان مربحي القنبال قد كسبوا ثقة المسؤلين المحلين الذين سمحوا ب... |
Muhtemelen en önemli özelliği, yerel liderlerin her defasında aynı istekle ve hızla olmasa da, sonunda bir çok kez kimi konularda fedakarlık yapmaya razı olması. | TED | وربما بصورة أهم استطاع القادة المحلين مواكبة تحديات التسوية وان يجعلوها تتقدم بصورة لم تكن سريعة على الدوام وليست فعالة على الدوام ولكن في النهاية استطاعوا الوصول الى السلام المستقر نتيجة اصرار هؤلاء القادة |
yerel halkın resme nasıl tepki gösterdiğini ve minarenin dünyanın her yerinde uluslararası basının bu kadar dikkatini çekmesinden dolayı onları nasıl gururlandırdığını görmek beni şaşırttı. | TED | لقد كان مذهلاً أن ترى كيف كانت ردة فعل السكان المحلين على هذه الرسومات ، وكيف جعلهم ذلك فخورين لرؤية المئذنة تحصل على كل هذا الاهتمام من الصحافة الدولية حول العالم . |
Elinor Ostrom, son ekonomi Nobel ödülünün sahibi, emprik olarak açıkça gösteriyor ki tüm dünyada ortak alanları yönetebiliriz eğer güvene yatırım yaparsak, yerel, aksiyona dayalı ortaklıklara, ve karşılıklı kurumsal yeniliklere, öyle ki yerel aktörler birlikte küresel ortak alanlarla büyük ölçekte baş edebilsinler. | TED | إلينور أوستروم، الحائزة على جائزة نوبل في الإقتصاد مؤخراً، تُوضح بالتجربة عبر أنحاء العالم كيف يمكننا أن ننظم الأمور لو إستثمرنا في الثقة، في الشراكات المحلية المبنية على العمل و إبتكارات عالمية تتخطى الحدود، حيث المنفذين المحلين معاً يمكنهم التعامل مع القضايا العالمية على نطاق واسع. |
yerel bir bakan, liderleri olduğu düşünülen Damien Echols'ın şeytanla anlaşma yaptığını ve cehenneme gideceğini söylüyor. | Open Subtitles | أحد المسؤولين المحلين قال بأن (ديمون إيكولز) رئيس العصابة المزعومة، هو من فعل وأقتبس وتحالف مع الشيطان وسيذهب إلى الجحيم. |