Japonlar, Panama Kanalından Güneydoğu Asya'ya kadar Pasifik'in her yerinden telsiz mesajı gönderiyorlar. | Open Subtitles | اليابانيون يغرقون المحيط الهادىء بالرسائل اللاسلكية من قناة بنما إلى جنوب شرق آسيا |
Pasifik Okyanusu sahilinde, benim ve arkadaşım Chris'in bir fotoğrafı. | TED | وهذه صورة لي ولصديقي كريس على ساحل المحيط الهادىء |
Gelenekleri çok sıradışı, öyle ki bu denizciler herhangi bir araç gereç olmadan Pasifik'te 5 milyon kilometrekare açıldılar. | TED | ان تقاليدهم مميزة جداً ان هؤلاء البحارة يبحرون في مساحة 3 ملاين متر مربع في المحيط الهادىء بدون اي من ادوات الملاحة |
Ülkesini harap eden tsunamide her şeyini kaybetmişti fakat o futbol topu Pasifik boyunca yüzdükten sonra, onu geri alabildi. | TED | فقد كل شيء في كارثة التسونامي التي ضربت البلاد، لكنه كان قادرا على استعادة كرة القدم تلك بعدما طفت عبر المحيط الهادىء. |
Yamamoto, Pasifigin Japonlarca fesinin önünde duran bu engele kesin bir darbe vurmak ve onu ortadan kaldirmak istiyor. | Open Subtitles | اراد ياماموتو القيام بضربه حاسمه والغاء هذه العقبه امام سيطره اليابان على المحيط الهادىء |
Ne var ki bizim Pasifik'teki büyük düşmanımız uzun süreliğine devre dışı bırakılmıştı. | Open Subtitles | و ذلك رغم حقيقة أن وجودنا فى المحيط الهادىء سيتراجع لمدة طويله |
Güney Pasifik'in yanında cehennemin lafı bile olmaz. | Open Subtitles | جنوب المحيط الهادىء اكثر حرارة من الجحيم |
Japonlar, Panama Kanalından Güneydoğu Asya'ya kadar Pasifik'in her yerinden telsiz mesajı gönderiyorlar. | Open Subtitles | يغرقون المحيط الهادىء بالرسائل اللاسلكية من قناة بنما إلى جنوب شرق آسيا ليس هناك منطق في هذه الرسائل |
Pasifik Filosu Baş Kumandanı Amiral Kimmel güvertede. | Open Subtitles | لينتبه الجميع الأدميرال كيميل قائد البحرية في المحيط الهادىء |
Umarım Pasifik hayallerimdeki kadar mavidir. | Open Subtitles | أن يكون المحيط الهادىء أزرق كما فى أحلامى |
Bundan sonra, Pasifik standart zamanı. | Open Subtitles | إذا من الآن وصاعدا سيكون حسب توقيت المحيط الهادىء |
Lewis ve Clark'a Pasifik'i bulmak için yaptıkları seferde yol göstermiştir. | Open Subtitles | المرأه التي توجهت ببعثه لايجاد المحيط الهادىء |
Şimdiye dek, Pasifik göç yolu boyunca güneye doğru uçuyor olmalıydılar. | Open Subtitles | وعليها الهجرة الان باتجاه الجنوب على طول المحيط الهادىء |
10 Ocak 1992'de bir nakliye gemisi Pasifik Okyanusu'nun ortasında büyük bir fırtınaya yakalandı. | Open Subtitles | ،في العاشر من يناير سنة 1992 حُوصرت سفينة شحن في عاصفة عظيمة في عرض المحيط الهادىء |
29 binden fazla oyuncak ördek Pasifik Okyanusu'nun ortasına dağılıverdi. | Open Subtitles | ما يزيد عن 29 ألف بطة جُرفت في عرض المحيط الهادىء |
Pasifik'te her birkaç yılda bir sıcak bir akıntı batıdan doğuya gider. | Open Subtitles | ،كل بضعة سنوات في المحيط الهادىء يتحرك تيار دافىء من الغرب إلى الشرق |
Pasifik'in diğer tarafındaki Avustralya ve Endonezya'da tam aksi bir durum söz konusudur. | Open Subtitles | ،بينما على الجانب الآخر من المحيط الهادىء ،في أستراليا وأندونيسيا |
Pasifik'in üzerinden uçan kadındı. | Open Subtitles | لقد كانت تلك المرأة التي حلّقت عبر المحيط الهادىء. |
Pasifik ortasinda Midway'de ezilen; güneye, Avustralya'ya dogru ilerlemeye devam etmektedir. | Open Subtitles | بعد فشلها فى ميدواى وسط المحيط الهادىء تابعت التقدم جنوبا نحو استراليا |
Dilerim Pasifik, hayallerimdeki kadar mavidir. | Open Subtitles | أن يكون المحيط الهادىء أزرق كما فى أحلامى |
Sadece bes ay içinde Japonya, Uzak Dogu Müttefik güçlerini imha ederek Pasifigin yarisini feseder. | Open Subtitles | خلال 5 اشهر فقط دمرت اليابان قوات التحالف فى الشرق الاقصى واحتلت نصف المحيط الهادىء |