10 bin yıl önceden gelen ateş oyuklarına baktığınızda, rakunları göreceksiniz, kurtları göreceksiniz, tüm farklı yaratık türlerini göreceksiniz. | TED | اذا نظرتم الى حفريات النار من 10،000 سنة مضت، سترون الراكون، الذئاب، سوف ترون كل الأنواع المختلفة من المخلوقات. |
Fizik kanunlarının farklı olduğu, çoklu evrenin farklı parçaları olduğuna inanıyor. | Open Subtitles | بأن قوانين الفيزياء مختلفة في الأجزاء المختلفة من هذا الكون المتعدد |
Şimdilerde, zaman içerisinde, şunu fark ettik ki, beynin farklı tarafları farklı şeyler yapıyor. | TED | الآن، بمرور الوقت أصبحنا ندرك أن الأجزاء المختلفة من الدماغ تفوم بأمور مختلفة |
1993 yılında, nüfusun farklı beşte birlik kesimi, gelir bakımından oldukça berbat. | TED | في عام 1993 كانت الاختلافات بين الأخماس المختلفة من للسكان، من حيث الدخل، فظيعة إلى حد ما. |
Dahil olduğumuz topluluklar ve tanıştığımız insanlar bize farklı deneyimler kazandırıyor. Üstüne üstlük, okula başlıyoruz ve bir diğer problemi eklemiş oluyoruz. | TED | لدينا كل التجارب المختلفة من المجتمعات والناس الذين التقينا بهم، وعلى رأس ذلك، نبدأ بالمدرسة، ونضيف المشكلة القادمة. |
Dünyanın farklı yerleri, o bölgenin karakteristik özelliklerini direkt olarak oluşturan farklı organizmalara sahiptir. Başka bir bölge.. Ya da bir başkası. | TED | المناطق المختلفة من العالم فيها مجموعة مختلفة من الكائنات الحية التي تكون فورا مميزة لمكان عن اخر عن اخر. |
Örneğin, bir elma gibi karmaşık moleküllerden yapılmış bir besini parçalamak için bir çok farklı mikrobiyal işçi gerekir. | TED | مثلا ، الطعام المكون من جزيئات مركبة مثل التفاح يتطلب الكثير من عمال الميكروبات المختلفة من أجل تكسيره. |
Sadece birkaç farklı tip işçinin bulunduğu mikrobiyal bağırsak toplulukları işlevlerini yerine getirmez mi? | TED | مجتمعات الميكروبات الأمعائية التي تعاني من قلة الأنواع المختلفة من العمال لا تعمل جيدًا. |
Evet, bu zamandaki farklı hareketleri gösteren farklı panelleri ele alıp hepsini harmanlamak demek oluyor. | TED | أجل، هذا يعني أن نأخذ كل اللوحات المختلفة التي تعرض اللحظات المختلفة من الوقت ونضعها فوق بعضها البعض. |
Son olarak, anlambilimsel açıdan ele alması gerekir. Cümlenin farklı parçalarının ne anlama geldiğini çözer. | TED | أخيراً يحتاج لفهم الدلالات اللفظية ماذا تعني فعلاً الأجزاء المختلفة من الجملة |
Bu tür farklı düşünce türlerini yeniden ele alıp onları örneğin arabanın içine koyacağız. | TED | وسوف نأخذ مرة أخرى تلك الأنواع المختلفة من التفكير وسوف نضعها في سيارة مثلا. |
Değişik tipteki resimler farklı yapboz parçası setlerine sahiptir. | TED | والأنواع المختلفة من الصور لديها قطع مختلفة تمامًا عن الأخرى. |
Serebral korteksin farklı kısımları farklı tatları yönetir: acı, tuzlu, lezzetli, ve tabi ki tatlı. | TED | تعالج المناطق المختلفة من قشرة الدماغ الأطعمة المختلفة: المرّ والمالح واللاذع وكما في حالتنا، الحلو. |
Uykunun farklı aşamalarının, farklı türdeki hafızalara takviye yardımında bulunduğu gösterilmiştir. | TED | والمراحل المختلفة من النوم أثبت أنها تساعد على ترسيخ أنواع مختلفة من الذكريات. |
Tharp'ın, tüm bu farklı projelerin bunaltıcı hâle gelmesini engellemek için kullandığı yöntem, basit bir yöntem. | TED | وطريقة ثارب لمنع كل هذه المشاريع المختلفة من استنزاف طاقتها، هي طريقة بسيطة. |
Transeksüel terimi ise tüm bu farklı cinsel kimlikleri içerisinde bulunduran kapsayıcı bir terimdir. | TED | مصطلح التحول الجنسي هو هذا المصطلح العام الذي يشمل كل هذه الأنواع المختلفة من الهويات. |
farklı orman tipleri, onların içinde büyüdüğü çevre, arazi ve yangının şiddeti birbirine bağlıydı ve kadim yamalı desen böyle oluşurdu. | TED | هذه الأنواع المختلفة من الغابات والبيئات التي نمت بها ودرجة خطورة الحريق، كلها عملت معاً لتشكّل هذه الرقعة التاريخية |
Bu farklı etkileşim türlerinin hepsinin şemasını çıkartmak lazım ki insan zihni kopyalanabilsin. | TED | كل هذه الأنواع المختلفة من التفاعلات من اللازم حصرها من أجل نسخ عقل بشري. |
Dünyanın farklı bölgelerinden farklı insanların farklı kontakları var. | TED | وغني عن القول، المجتمعات المختلفة من أنحاء مختلفة من العالم لديها أنواع مختلفة من الاتصال. |
Tek bir mağazanın bize sunduklarıyla 6,5 milyon farklı stereo sistemi kurabiliriz. | TED | نستطيع أن نكون ستة ملايين ونصف من أنظمة التسجيل المختلفة من الأجزاء المتوفرة في محل واحد. |
Bu kadar çeşitli cihazlara ihtiyaç var mı? | TED | أيحتاجون لهذه الأنواع المختلفة من الأجهزة؟ |