Kasabada güvenebileceğin tek kişi. | Open Subtitles | إنها الشخص الوحيد في المدينة الذي تستطيع الوثوق به |
Sanırım Kasabada bunu en son öğrenen benim. | Open Subtitles | أعتقد أنا الشخص الأخير في المدينة الذي يعلم بهذا |
Ele almaya yetkili tek hisse sahibi benim bu Kasabada. | Open Subtitles | الآن، أنا المساهم الوحيد في هذه المدينة الذي لديه السلطة في هذا الأمر |
Çünkü bu şehirde benden başka hiç kimse kardeşinin yanında olmadı amına koyayım. | Open Subtitles | لأنني الشخص الوحيد في هذه المدينة الذي ناضل في سبيل أخيك |
Ben de onu bu şehirde gerçekten hava alabileceğin tek yere getirdim. | Open Subtitles | أخذتُها للمكان الوحيد في المدينة الذي ستجد فيه حقًّا بعض الهواء. |
Kasabada elinde bulunan tek kişi sen misin? | Open Subtitles | هل أنت الوحيد في المدينة الذي لديه هذا؟ |
Kasabada bunun hâlâ satıldığı yer Chicory Mist'dir. | Open Subtitles | المكان الوحيد في المدينة الذي مازال يبيع "ضباب الهندباء" |
Sanırım bu Kasabada C-4 alabilen tek kişi sen değilsin. | Open Subtitles | أعتقدُ أنكَ لست الشخص الوحيد في هذه المدينة الذي يمكنه الحصول على بعض متفجرات "س 4". |
bu şehirde sana yardım edebilecek çok iyi bir akupunkturcu tanıyorum. | Open Subtitles | أعرف معالج رائع يعالج بالوخز بالأبر في المدينة الذي سيكون قادرا على مساعدتك |
Ve bu şehirde kazık yiyen tek kişi sen değilsin! | Open Subtitles | ولست الشخص الوحيد بهذه المدينة الذي تم هجرانه! |