Anneniz ve babanız buluştuğunda, döllenmiş bir yumurta oldu; şu küçük çıkıntılı yuvarlak şey. | TED | لذا، عندما اجتمع أمي وأبي، تكونت بويضة مخصبة، ذلك الشيء المستدير الذي تخرج منه بقعة. |
Ben istenmeyen o çocuğum kesinlikle istenmeyen kirli yuvarlak yüzlü... öyle ki dev sokak ışıkları ya da büyük annem beni aydınlatmadan ya da küçük kızların önünde öylece aptal aptal dikilip durmadan çok önce kirli yüzünün aşağılayıcı bakışlarını yansıtan, o çocuğum ben... | Open Subtitles | انا ذلك الطفل الكريه غير مرغوب بالمره بوجهه القذر المستدير |
50 sıralı yuvarlak şarjör, dakikada 900 mermi yakma kapasiteli. | Open Subtitles | المشط الأفقي المستدير و90 طلقة مخترقة للدروع في الدقيقة |
Evet, fakat röntgen ışınları, radyo dalgaları, atomlar ve dünyanın yuvarlak olduğu da öyle değil miydi? | Open Subtitles | غريبة، موجات الرادية أشعة إكس الأرض المستدير ، الذرات |
Bu ise yayılmış Dairesel kafatası kırığı sert bir darbeyle bağlantılı ve bu ikinci kasılma da kafasının arkasındaki kırıktan dolayı. | Open Subtitles | إنه هذا... الكسر المستدير المشع في الجمجمة يتلاءم مع الأثر الناتج عن صدمة قوية |
hayır herşey bitti.büyük taştan yuvarlak kapıya gitmekte atnı fikirde değiliz. | Open Subtitles | لا , كلها مغلقة الطريقة هي العودة من نفس الباب الحجري المستدير |
Koridorun sonundaki yuvarlak kapı ardında dünyadaki en zengin insanların şahsi kasalarını barındırıyor. | Open Subtitles | الى الرواق الطويل المؤدي للباب المستدير الذي يكمن خلفه اكبر مصدر من مصادر الثراء في العالم |
Sen ve yuvarlak ortağın beceriksiz birer aptalsınız. | Open Subtitles | أنت وصديقك المستدير لستم سوى اغبياء غير اكفاء |
Bu akşam görmeyi hayal ettiğim şişkin, yuvarlak ve yumuşak keselerden değil. | Open Subtitles | ليس الشيء المنفوخ المستدير الاسفنجي الذي كنت أتمنى رؤيته الليلة |
Ormanda gördüğümüz o yuvarlak, garip şey de neydi? | Open Subtitles | ماذا كان هذا الشيء الغريب ذلك الشيء المستدير الذي رأيناه في الغابة ؟ |
Ben o çocuğum kirli yuvarlak yüzlü... ..her köşede karşına çıkıp, "bir çeyrekliğin var mı?" diyerek canını sıkan... | Open Subtitles | انا ذلك الطفل بوجهه القذر المستدير |
yuvarlak keklerin nerede olduğunu unutmak istemezsin. | Open Subtitles | أنت لاتريد نسيان الكعك المستدير |
Bu küçük yuvarlak bandı alıyorsunuz. | Open Subtitles | تنزع فقط هذا الشيء المستدير هنا |
Gökyüzündeki yuvarlak şey şimdi bir Ay dır | Open Subtitles | الشيء المستدير في السماء، قمر الآن |
Onun gerçekliği, yuvarlak kavanoz tarafından bükülmüş halde. | Open Subtitles | واقعها يظهر مشوّهاً بسبب الحوض المستدير |
Buradaki müthiş yuvarlak nedir? | Open Subtitles | ما هذا الشيء المستدير بشكل مثالي |
Şu çılgın, yuvarlak bina mı hani Nat King Cole'un kayıt yaptığı? | Open Subtitles | يمكن مشاهدة صورة له بالبحث في الغوغل بعبارة: Capitol Records building photo أليس هو ذلك البناء المجنون المستدير |
Tüm köşeleri yuvarladığımızda ve her keskin objeyi dünyadaki sivri uçlu her şeyi ortadan kaldırdığımızda, çocuk keskin herhangi birşeyle karşı karşıya geldiği ilk anda veya yuvarlak plastikten oluşmayan herhangi birşeyle kendilerini yaralayacaktır. | TED | عندما نحول كل زاوية إلى زاوية مستديرة والقضاء على كل آلة حادة أي شيء حديدي في العالم ثم وفي المرة الأولى التي يلمس فيها الأطفال شيئا حادا أو ليس مصنوعا من البلاستيك المستدير فإنهم سوف يجرحون أنفسهم بها |
Dairesel yan yumruk. | Open Subtitles | لكمة الخطاف المستدير. |
Dairesel yan yumruk! | Open Subtitles | لكمة الخطاف المستدير! |