| Biliyor musun, sayın avukat, onlar bu beyefendi ile... harika bir iş yaptılar. | Open Subtitles | تعرف المستشارة ، لقد عملت عمل رائع مَع هذا الرجل المحترمِ |
| İçeride güzel hukuk parçaladınız, avukat hanım. | Open Subtitles | نقاط قانونية رائعة للغاية أيتها المستشارة |
| Biliyorsunuz, avukat hanım. 1 .5 milyon alamayacaksınız. | Open Subtitles | تعلمين ايها المستشارة كم اعلم لن تحصلي على خمسة ملايين دولار |
| danışman, cerrahi dışında bir çok sağlık işi olduğunu söyledi. | Open Subtitles | المستشارة قالت أن هناك العديد من وظائف الرعاية الصحية الممكنة |
| Sıradaki görüşme Meclis Üyesi Knope tarafından teklif edilen Güneş Altında Eğlenme. | Open Subtitles | القضية التالية انشطة الاستمتاع بالشمس مقدمة من طرف المستشارة نوب |
| Kimse Şansölye Merkel'e İsviçreli diplomatlar kadar yakın değildir. | TED | لا يوجد شخص أكثر قربا من المستشارة ميركل مثل البعثة السويسرية. |
| konsey üyesi Travell onlara yolun geri kalanında eşlik etmemi rica etti. | Open Subtitles | المستشارة ترافيل سألتني بأن أرافقكم بقية الطريق |
| İletişim danışmanı Lotte Agard'la çıkıyormuşsun, öyle mi? | Open Subtitles | هل تواعد لوتي اغارد المستشارة الاعلامية؟ |
| Sezgileriniz kuvvetliymiş, avukat hanım. | Open Subtitles | أنتي تتمتعين ببصيرة نافذة ، أيتها المستشارة |
| Geçen hafta Ray'i sevimli avukat hanımımızla gördüm. | Open Subtitles | مع سيدتنا الجميلة المستشارة الأسبوع الماضي |
| avukat hanım, eğer ona olan şey size olsaydı kendinizi öldürürdünüz. | Open Subtitles | أيتها المستشارة, إن كان ماحدث لها قد حدث لك. كنت لتقتلين نفسك طوال ماتبقى من عمرك. |
| Yargılamasını kamu mahkemesinde mi yaptınız, avukat hanım? | Open Subtitles | سوف تحاولين هذا لإستمالة الرأي العام حضرة المستشارة ؟ |
| - Mutlu musunuz, avukat hanım? | Open Subtitles | هل تشعرين بالرضا عن نفسك أيتها المستشارة ؟ |
| Burada yargılanan avukat değil. | Open Subtitles | المستشارة القانونية ليست فى موضوع المحاكمة هنا |
| danışman, bu noktada karşılaştığımız bu şey ile ilgili her fikre açığım. | Open Subtitles | أيتها المستشارة أنا الان متفتح لأى تخمينات عما واجهنه منذ قليل |
| Size bahsettiğim danışman doktor. | Open Subtitles | إنها الطبيبة المستشارة التي أخبرتكم عنها |
| Ashley'den daha nitelikliyim ama annem danışman değil. | Open Subtitles | أنا مؤهل أكثر بكثير من آشلي ، و لكن أمي ليست المستشارة |
| İçeri girebilir miyiz, Sayın Meclis Üyesi? | Open Subtitles | أتسمحين بأن ندخل الآن يا سيدتي المستشارة ؟ |
| Meclis Üyesi sorularınıza memnuniyetle cevap verecektir. | Open Subtitles | أعرف أن المستشارة تحب الإجابة على أسئلتكم. |
| Bu yüzden donanımımız tamamen yasaldı ve İsviçre Büyükelçisi, Şansölye Merkel'e bundan bahsetti. | TED | كان وضعنا لهذه الهوائيات قانونيًا تمامًا، كما أبلغ السفير السويسري المستشارة ميركل بشأن هذا الموضوع. |
| Tollana'ya konsey üyesi Travell ile görüşmeye geleceğinizi duydum. | Open Subtitles | سمعت أنكم ستعودون الى تولان لمقابلة المستشارة ترافيل |
| Güvenilir bir kaynaktan aldığım bilgiye göre saray danışmanı... | Open Subtitles | لدي بسلطة جيدة بأن المستشارة الموثوقة |
| Söylediğiniz gibi sayın Vekil, belgeler artık mevcut değil. | Open Subtitles | حسناً, كما قلتِ إيتها المستشارة النسخ لم يعد لها إي وجود |