Bu Sensörler, kan veya salya içeren hasta örnekleriyle yeniden hidratlandığında aktive oluyorlar. | TED | يتم تنشيط المستشعرات عندما يتم ترطيبها بواسطة عينة من المريض والتي يمكن أن تكون دماً أو لعاباً على سبيل المثال. |
Sensörler anageminin silahlarına güç verdiğini gösteriyor. | Open Subtitles | المستشعرات تشير أن السفن الأم يشحنون أسلحتهم |
Bu güzel sessiz ortamda o Sensörler ve bu sınırlar dünyayla çelişkinizi simgeliyor. | Open Subtitles | هنا، في هذه البيئة الجميلة الهادئة تلك المستشعرات وهذه الحدود ترمز إلى الصراع مع العالم |
Girişteki biyometrik sensörlerin ve retina tarayıcılarının hacklenmesi ise imkânsız. | Open Subtitles | المستشعرات الحيوية و نقاط الوصول المحلية من المستحيل اختراقها |
Onu bulmak için tarayıcıları kullanamaz mıyız? | Open Subtitles | هل يمكننا إستخدام المستشعرات للعثور عليه ؟ |
Neden Homo sensoryumların varlığı dünyaya duyurulmamış? | Open Subtitles | لماذا لا يعلن الميثاق للعالم أن كائنات المستشعرات البشرية موجودة؟ |
Bunu birçok farklı yolla ölçebilen çok sayıda sensör oluşturduk. | TED | وصنعنا الكثير من المستشعرات التي قاسته بطرق مختلفة. |
Bu sırada, sensörlerden sıyrılmanın bir yolunu bulmuş olabilirdi. | Open Subtitles | وهذا عندما أكتشف طريقاً ليعبر من المستشعرات |
Her sey kapali, Sensörler, çekirdek enerjisi. Sürükleniyoruz. | Open Subtitles | النظام بأكملة متوقف عن العمل, المستشعرات, مركز الطاقة.. |
Efendim,Hangar 718 deki Sensörler çalıştı. O bölgeyi arıyoruz. | Open Subtitles | سيدي , المستشعرات رصدت بعض الحركة في المستودع رقم 718 , نحن نفتش المنطقة. |
Şöyle demeliydim Sensörler benim işbirliğimle geliştirdiğin materyallerdir. | Open Subtitles | ماكان علي قوله... المستشعرات أداة قمت بتطويرها معي |
Sensörler benim sana sorduğum sorunun cevabı olarak oluşturuldu. | Open Subtitles | المستشعرات كانت إجابة على سؤال طرحته. |
SR: Gece vakti binada yanan ışıkların, birisinin o anda muhtemelen orada çalıştığını gösterdiği mantığındaki gibi, kelimenin tam anlamıyla hücre içerisinde, yalnızca hücrenin aktif olduğunu zamanlarda çalışan biyolojik Sensörler vardır. | TED | ستيف: فبنفس الطريقة التي تخبرك بها أضواء الشقق في الليل أنه على الأغلب يوجد شخص هناك يعمل في أي لحظة، بمنطق واقعي جداً، هناك مستشعرات بيولوجية موجودة داخل الخلية، هذه المستشعرات تضيء فقط عندما تكون هذه الخلية قد عملت للتو |
Vücuttaki pek çok hücre türü ve doku kimyasal Sensörler kullanırlar, buna kemosensör de denir, bu şekilde hormonlar, metabolizma ve diğer moleküllerin yoğunluğunu izlerler, bu kemosensörlerin bazıları koku alıcılarıdır. | TED | الكثير من أنواع الخلايا والأنسجة في الجسم تستخدم المستشعرات الكيميائية، أو الكيموسنسورز، لكي تتتبّع معدل تركيز الهرمونات ونواتج الأيض، والجزيئات الأخرى، وبعض من تلك المستشعرات الكيميائية هي مستقبلات شمّية. |
Pek çok çeşit sensör taşıyor ve bu sensörlerin fotoğraf kalitesi, piksel başına bir ila iki santimetre kadar çok olabiliyor. | TED | وهي تحمل مجموعة متنوعة من أجهزة الاستشعار، وجودة الصورة لبعض من هذه المستشعرات يمكن أن تصل إلى سنتيمتر واحد إلى اثنين في كل بكسل. |
Ancak sensörlerin anomaliyi kaydetmeye başladığı an tam olarak bu an. | Open Subtitles | - لا أعلم تحققت من توقيتات الإشاره وفي هذه اللحظة المستشعرات بدأت تسجل شذوذ غير طبيعي |
Sadece tarayıcıları ayarlamak gerekiyordu. | Open Subtitles | و البقعة الحمراء تمثل الكائن الغريب لقد قمنا بإعادة ضبط المستشعرات |
Her şeyi kapattığımızda tarayıcıları da kaybedeceğimizin farkındasınız değil mi? | Open Subtitles | هل تدرك أننا سنفقد المستشعرات ؟ |
Neden Homo sensoryumların varlığı dünyaya duyurulmamış? | Open Subtitles | لماذا لا يعلن الميثاق للعالم أن كائنات المستشعرات البشرية موجودة؟ |
Güvenlik kasetleri ve sensör kayıtlarını inceliyordum. | Open Subtitles | كنت أستعرض أشرطة البوابة الأمنية وتقارير المستشعرات |
Biyometrik sensörlerden gelen veri bu. | Open Subtitles | لا هذه هى بيانات المستشعرات البيولوجية |