Eğer ekselansımız halktan birine dokunursa geleceği görebilme yeteneğini kaybeder. | Open Subtitles | إذا سماحته لمْسَّ كافرَا، سيَفْقدُ قدرتَه على تَنَبُّأ المستقبلِ. أوه. |
Gözlerimi kapadım ve geleceği görmeye çalıştım. | Open Subtitles | غَلقتُ عيونَي وجرّبت النَظْر إلى المستقبلِ. |
Geçmiş için gözyaşı dökmem, Monsieur Delbene. geleceğe bakarım. | Open Subtitles | ,أنا لا أُذرفُ الدمعِ على الماضي سيد دولبيني, بل أنْظرُ إلى المستقبلِ |
Bekle, sen de mi geleceğe gittin? | Open Subtitles | فيبي: مهلاً ، هل ذهبتِ إلى المستقبلِ أيضاً ؟ |
Ben sadece ben gelecekte ihtiyacım olacak herhangi otlar kullanmıyordu umuyoruz. | Open Subtitles | أنا فقط أَتمنّى بأنّني لَمْ أُستعملْ أيّ أعشاب سَأَحتاجُ في المستقبلِ. |
Sen temize çıkartılacaksın ve gelecekte yeni jenerasyon "Kurukafalar" ı yönetmeme yardım edeceksin. | Open Subtitles | أنت سَتُبرّئُ وتُساعدُني لقيادة الجيل الجديد من الجماجمِ إلى المستقبلِ. |
Programın, Geleceğin vaat ettiklerine bir göz atmak için açılan kapı olacak. | Open Subtitles | روز؟ يُصوّتُ مثل معرضِكَ يُمكنُ أَنْ يَكُونَ a بوابة خلال أَيّ نحن يُمْكِنُ أَنْ نَلْمحَ وعد المستقبلِ. |
Sana gelecekten geldiğimi söyleseydim bana güler miydin? | Open Subtitles | إذا أخبرتُك بأنّني جِئتُ مِنْ المستقبلِ... ... هَلْ ستَضْحكين؟ |
Çünkü Pheobe'nin geleceği görmek için kendi yolunu bulduğunu biliyor: | Open Subtitles | لأن يَعْرفُ فويب إستحضرَ طريقُها الخاصُ نَظْر في المستقبلِ: |
Evet, belki geleceği değiştirmen gerekiyordur. | Open Subtitles | نعم، جيّد لَرُبَّمَا أنت إفترضَ لتَغيير المستقبلِ. |
Eğer ekselansları bir kâfire dokunacak olursa, geleceği görme kaabiliyetlerini kaybederler. | Open Subtitles | إذا سماحته لمْسَّ كافرَا، سيَفْقدُ قدرتَه على تَنَبُّأ المستقبلِ. |
Artık geleceği kendi ellerime almanın vakti geldi, | Open Subtitles | لقد حان الوقت لوضع المستقبلِ فى يدى |
geleceği söyleme kaabiliyetine ne olacak? | Open Subtitles | ماذا عن قدرتكَ بالتنبؤ عن المستقبلِ ؟ |
İleriye iterse geleceğe geriye çekerse geçmişe gidiyor. | Open Subtitles | الضغط الأمامي يُرسلُه إلى المستقبلِ... . . الضغط الخلفي، إلى الماضي. |
geleceğe son yolculuğumuz bunu kanıtladı. | Open Subtitles | سفرتنا الأخيرة إلى المستقبلِ أثبتَ ذلك. |
Calvin'in berber dükkanında, bu müesseseyi lider müesseselerden biri yapacağız, geleceğe doğru yol alan bir torpil gibi. | Open Subtitles | في دكانِ حلاق كالفين، نحن سَنَجْعلُ هذه المؤسسةِ إحدى المؤسساتِ القياديةِ، مثل a طوربيد يَتحرّكُ نحو المستقبلِ. |
geleceğe bakan, ve sadece gerçeklere itibar eden... | Open Subtitles | الذي يَتمنّى مُخَاطَبَة المستقبلِ بالحقيقةِ وفقط الحقيقةِ... |
gelecekte de büyük bir şey yapacağımı sanmıyorum. | Open Subtitles | ولا سَأَكُونُ عَمَلت أيّ شئِ عظيم في المستقبلِ |
gelecekte de büyük bir şey yapacağımı sanmıyorum. | Open Subtitles | ولا سَأَكُونُ عَمَلت أيّ شئِ عظيم في المستقبلِ |
gelecekte ne olacağını kim bilebilir? | Open Subtitles | ؟ مَنْ يَعْرفُ ماذا سَيَحْدث في المستقبلِ |
Eğer ölürsek, gelecekte bu tedaviyi yaymak için beslediğiniz bütün umutlarda bizimle beraber ölür. | Open Subtitles | إذا مُتنا , فربما لن يكون لديكم أمل لنشر هذا العلاج في المستقبلِ الذي سيموت معنا |
Burası Geleceğin metropolisi, gelişmenin zirvesi... | Open Subtitles | هي عاصمةُ المستقبلِ ذروة التقدّمِ |
Bana gelecekten bahset. | Open Subtitles | أخبرْني عن المستقبلِ |